Alo Kılıçdaroğluuu... Çankaya’ya bak, Çankaya’ya!
Onlar, asla “güçlü” değil... Evet, onlar “güçlü” değil, biz “zayıf”ız... Aslında zayıf da değiliz ama “sesimiz zayıf” çıkıyor... İşte burada, yine “tavuk” ve “kısrak” örneğini vereceğim... Biliyorsunuz, “tavuk”; alt tarafı bir “yumurta” doğurur!.. Ama öyle bir “gıdaaaklar” ki, sesini yedi mahalleye duyurur!.. Oysa bir “kısrak”, kocaman bir “tay” doğurur ama; hiç sesi çıkmadığı için, sahibinin bile ancak sabahleyin haberi olur.
Açık ve net konuşalım... Problem, “biz”de!.. Evet, “kartel medyası”nda değil, “biz”de!.. Hemen her gün, yığınla “belge” yayınlıyor, “kâğıt üçkâğıtçılığı” benzeri bir sürü “skandal”ı ortaya çıkarıyoruz ama, nedendir bilinmez, bir türlü “gündem” oluşturamıyoruz... Kimbilir, belki de her birimiz “ayrı telden” çaldığı ve “tek ses” çıkaramadığı için!.. Ama, “kartel medyasının kuyruğuna takılma” ve “onların gündemlerine esir olma” konusunda maşallahımız var!..
KILIÇDAROĞLU, ŞİŞİRİLMİŞ BİR BALON!
İşte yine, “kartelin kuyruğu”na takılıp, “düello” olayına “onların penceresinden” baktık... Onların yaptığı gibi; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’a ve CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’na “not”lar verdik!.. Kimimiz, “Kılıçdaroğlu daha inandırıcıydı” deme eblehliğinde bile bulundu!..
Oysa, o “düello”nun, o “tartışma”nın tartışmasız galibi AK Partili Fırat’tı!.. CHP’li Kılıçdaroğlu ise; “nakavt” olmasa da, “abondone” oldu!..
Evet, “abondone” oldu, çünkü;
-Dengir Mir Mehmet Fırat aleyhinde rapor hazırlayan gümrük görevlisinin bir “hasım” olduğu, çünkü daha sonradan CHP milletvekili Aday Adayı olduğu ortaya çıktı!..
-Hayali ihracat dosyasının, zamanaşımı sebebiyle düşmediği, ağır ceza mahkemesi tarafından reddedildiği belgelendi!..
-Kemal Kılıçdaroğlu, hayali ihracat olayının nerede gerçekleştiğini karıştırdı!.. Sahi; bu hayali ihracat, İngiltere’de mi, yoksa Ukrayna’da mı gerçekleşti!..
-Hisse devrine ilişkin banka dekontları, Fırat’ın, Menas A.Ş. ile yollarını çok önceden ayırdığını ortaya koydu ki, Kılıçdaroğlu buna diyecek bir söz bulamadı!..
-Kılıçdaroğlu; Vatan gazetesine noterden gönderilen hisse devrini, belge sandı... Kısacası, Fırat’ın Menas A.Ş.’nin halen ortağı olduğu iddiası fos çıktı!..
-89 kiloluk eroin kaçakçılığı olayının ise, Fırat şirketten ayrıldıktan çok sonra gerçekleştiği için, Fırat’ı bağlamayacağını görmezden geldi!..
Bunun gibi, daha nice “açık” verdi ki; bence Kılıçdaroğlu’nun “balon” olduğu görülmüştür!..
Evet, evet; Fırat’a “Baron” diyen Kılıçdaroğlu, iyi şişirilmiş bir “Balon” olduğunu gösterdi... Kendisi de bir “balon”du, belgeleri de!..
ŞİMDİ DE ÇANKAYA SKANDALI!
Kılıçdaroğlu için, son günlerde “Belge Fabrikatörü” filan diyorlar... Demek oluyor ki; “fabrika”sında sürekli “belge üretiyor!”
Üretim için, elbette “hammadde” lazım... Kılıçdaroğlu’na bu “hammadde”leri kimin getirdiğini bilmiyorum ama bir iddiaya göre; bu “hammadde”ler, “CHP’li Mersin Belediyesi”nden, yani Başkan Macit Özcan tarafından gönderilmiş!..
Kılıçdaroğlu için “CHP’li Belediyeler”den gelen “belge”ler madem ki bu kadar muteberdir, o halde “belge fabrikatörü”müze bir belge de ben sunayım!..
Hem de, “CHP’li Belediye”den!..
Üstelik; öyle bir “skandal belgesi” ki; içinde “rüşvet” var, “iltimas” var, “peşkeş” var, “haksızlık ve yolsuzluk” var!..
Kısacası, ne ararsan var!..
Bütün mesele şu:
CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu, “CHP’li Mersin Belediyesi’nden gelen belgeleri” ekranlarda salladığı gibi, “CHP’li Çankaya Belediyesi’ndeki skandalın sesi”ni de açıp, bu sesi bütün Türkiye’ye duyuracak mı?..
Göreceğiz, ne kadar dürüst olduğunu!..
Sadece Kılıçdaroğlu’nun değil, “kartel medyası”nın da ne kadar dürüst olduğunu bu olayla test etmiş olacağız!..
Bakalım, Abdüllatif Şener’in Kanal D’de geceyarısı yayınlanan röportajını ertesi günün sabahında “Aydın Doğan’a biatlı gazeteler”de okuduğumuz gibi, “CHP’li Çankaya Belediyesi’ndeki skandal”ı da, okuyabilecek miyiz?..
Hiç sanmıyorum!..
Çünkü onlar; “kendi adamlarının yolsuzlukları”nı görmezden, bilmezden ve duymazdan gelirler!..
Sonra da, “basın özgürlüğü” derler!..
Hangi basın özgürlüğü?!?..
Bu, resmen ve alenen “fiyat medyası” olmanın göstergesidir!..
AK Parti’ye ve “dindar” insanlara “saldırma”nın “bir fiyatı” olduğu gibi, “CHP skandalları”nı örtbas etmenin ve görmezden gelmenin de “bir fiyatı” vardır!..
Nitekim, “Şener’in geceyarısı yayına giren röportajı”nı ertesi sabahki kartel gazetelerinde gördük de, Kanal 7 ve Ülke TV’de yayınlanan “Muzaffer Eryılmaz’ın rüşvet ve peşkeş itirafları”nı göremedik!..
Demek ki, susmanın da “bir fiyatı” varmış!..
RÜŞVET VE PEŞKEŞ ÇARKI NASIL DÖNÜYOR?
Efendim, olay şu:
Kılıçdaroğlu ve Fırat’ın Meclis’te tartıştıkları günün akşamında “Kanal-7 ve Ülke TV”de “CHP’li Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın rüşvet ve peşkeş itirafları”nı ihtiva eden bir “ses bandı” yayınlandı!..
Ama ne bant, ne konuşma!..
Ankara’nın CHP’li Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz, “yanındaki biri”ne, büyük bir ihtimalle, “CHP’li bir arkadaşı”na, “belediyede dönen rüşvet ve peşkeş çarkının nasıl işlediğini” ayrıntılarıyla anlatıyor!..
Ses kaydında Eryılmaz; belediyeyi hangi şartlarda yönettiği konusunda dert yanarken; kiminle nasıl rüşvet pazarlığı yaptığına, Cumhuriyet gazetesine nasıl destek olduklarına dikkat çekerek, para karşılığı yazı yazdığını, imar komisyonunda görevli CHP’li Meclis üyelerinin AK Partili meclis üyeleriyle birlikte hareket etmelerini önlemek için para verdiğini, bu parayı bulmak için Tavacı Recep Usta dahil kapı kapı müteahhit dolaştığını, açıkça ifade ediyor.
İşte CHP’li Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın çok tartışılacak sözleri:
İHALELER YANDAŞLARA DAĞITILIYOR
-“Bazı konularda, meselâ satın almaya falan müdahale ettiğimiz oluyor... Yani şundan alın, şuna yardımcı olun diyoruz!.. Bazen Başkan danışmanı gibi çalıştırmak istediğim adamlar var. Gayri resmi çıkacak spor kulübü var. Bizim adamlar bizden ihale alıyor. İmar işleri var!.. İmarını yaparken götür şuraya kulübe 50 milyar, 100 milyar ver!.. Belediye meclis üyelerine ne veriyoruz? AKP’lilerle birlikte oy kullanıyor adamlar. Aylık 2’şer milyar veto veriyoruz, aylık ne yapıyor 100-150’yi buluyor.”
TAVACIDAN 150 MİLYAR BORÇ ALDIK
“Biz buradaki yamyamları doyurmak için... 4 aydır eski Muzaffer gitti, başka bir adam var şimdi!.. Bunlara para bulmak için, elli takla atıyorum. Bugün, tavacı, ne o Recep usta diye bir .. var. Ondan 100-150 milyar rüşvet teklif ettiler, borç alındı!.. Belediye meclis üyelerine verilecek!.. En son; artık bitti süresi, kapatın, deyince tamam 2 ay daha dedi işte!..”
CUMHURİYET’E DESTEK VERİYORUZ
“Şimdi Cumhuriyet’e büyük desteğimiz oluyor. Yani gazetelerini alıyoruz, dağıtıyoruz, ilan veriyoruz falan!.. Bunu yaparken de tabii bu sefer bu işlerin bazıları da dilleniyor tabii. Yani şu ihaleyi şuna verdi, bu ihaleyi buna verdi gibi laflar!..”
ÇÖLAŞAN’IN HER DEDİĞİNİ YAPIYORUZ
“Bak şimdi Mustafa Balbay’a neredeyse bir birbuçuk aydır ödeyeceğiz!.. 100 milyar ödememiz lâzım, yok çıkmadı... Adamlardan gazete alıyoruz, ilan veriyoruz, yazı yazıyoruz!.. Kolay değil gazete... Hiçbir yerde çıkmıyor bizim yazımız, kimse vermiyor yazımızı!.. Cumhuriyet veriyor bi tek. Cumaları yazıyoruz. Melih’in elinde Sabah grubu!.. Hürriyet diyor, yazmıyorlar. Emin Çölaşan’la, Bekir’le, Fikret’le hepsiyle konuşuyoruz, yırtınıyoruz, her dediklerini yapıyoruz!.. İki satırımız çıkmıyor hiçbir yerde.”
ÖNDER SAV’LA TEHDİT EDİYORLAR
“Adamlar, imar komisyonunda her gelen dosyanın üzerine atlıyor!.. Her belediye meclis üyesi, sabah geliyor, ‘Ben bugün ne götürürüm’ diyor!.. Her gün her birinin koltuğunda bir dosya, bir müdürlüğe gidiyor.
Oradan belki benimle de bir telefonla konuşuyor. Veya benim yanıma geliyor bir giriyor odaya çıkıyor. Giriyor yanıma, işte dışarı çıkıyor, tamam işini hallettim diyor... Şu kadar ver, diyor!.. Hele şu son 4 ayda adam resmen bizi şeyle tehdit etti ya, Önder Sav ismiyle tehdit etti!.. Mesela bizim şimdi hisseli arsa satışlarımız var. Hisseli arsa satışlarımızda şey var, yetki vermesi lazım... Benim şimdi o yetkim var.”
MECLİS ÜYELERİNE 75 BİN DOLARA LAPTOP
“Şimdi bütçe var... Bu akşam mesela yemek var, şimdi biz belediye meclis üyelerini yemeğe götürüyoruz.,, Bin 500 dolarlık her birine laptop aldırttık. 50 tane 75 bin dolar şimdi borca girdik!.. Aracısı kendisi söylüyor işte, belediye meclis üyeleri yav!.. Kendileri alacaklar, tamam benden izin alıyorlar.”
BU YAMYAMLARI DOYURMAK İÇİN!
-“Şimdi biz burada... Şeylerle, yamyamları onları doyurmak için benim dört ayrı eski Muzaffer olmam gerekiyor. Bunlara para bulmak için 50 takla atıyorum.”
-“Personel dediğin işte bu tipler. Yani TİP’çi DEHAP’lı... Benim yanımda CHP’yi eleştiriyor. Burada partizanlık yapmıyorum, ama partiliyim.”
KÖPEĞİN ÖNÜNE ATSAN, YEMEZ!
Görüyorsunuz ya;
Öyle bir “konuşma” ve öyle bir “kaset” ki; içinde ne ararsan var!..
“Rüşvet” var!..
“Peşkeş” var!..
“Yolsuzluk ve kayırmacılık” var!..
En önemlisi de; “hizmet” için harcanması gereken paraların, “Cumhuriyet’e kıyak” olsun diye harcandığının “itiraf”ları var!.. Öyle iddialar ki; bunları köpeğin önüne atsan, yemez!..
Bence, bu “itiraf”ların, gazete ve televizyonlardan “Şok!.. Şok!.. Şok” denilerek, gümbür gümbür verilmesi gerekirdi!..
Ama dedik ya;
Bu ülkede, alt tarafı bir “yumurta” doğuran “tavuk”ların sesi her taraftan duyuluyor da, “tay” doğuran “kısrak”ların sesi hiç çıkmıyor!..
Merak ediyorum; verdiği “rüşvet” ve çektiği “peşkeş”lerin sahibi, CHP’li Muzaffer Eryılmaz değil de; “AK Partili bir belediye başkanı” olsaydı, “kartel medyası” yine “kör, sağır ve dilsiz” olur muydu?.. Yoksa “bangır bangır” bağırırlar mıydı?!?..
Kim “biat medyası”ymış, gördük işte!..
================
Sağlık raporu şart!
Doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor!..
Ne yaparsam yapayım, bir türlü işin içinden çıkamıyorum!..
Kendi kendime soruyorum; “Ergenekon Terör Örgütü üyesi veya yöneticisi” olmaktan dolayı “gözaltı”na alınan ya da “tutuklanan” insanlar, gerçekten “hasta” mıdırlar, yoksa “numara” mı yapmaktadırlar!..
Bu kadar “çürük”seler, niye “darbe” yapmaya yeltendiler?.. Eğer “sağlam” iseler, niye zırt pırt “hastane”ye kaldırılıyorlar?..
Merak ediyorum; çünkü “ekran”larda, “meydan”larda ve “miting”lerde hiç de “hasta” gibi görünmüyorlardı!..
Şimdi, hangisine baksan “hasta”!..
Kimi “askerlikten yırtmak” için “çürük” çıkıyor, kimi de “hapisten yırtmak” için hastalanıyor!..
Bundan böyle bir “şart” konulmalı!.. Kim “darbeye teşebbüs” için örgüt kuracaksa, kendilerinden “sağlık raporu” istenmeli!..
Ne yani; “yuva kuracak” olanlardan “sağlık raporu” isteniyor da, “terör örgütü kuracak” olanlardan niye istenmesin?!?..
Hiç olmazsa, “hasta numarası” yapmaları önlenmiş olur!!!