M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

BÜTÜNÜYLE DOĞRU TEK AÇIKLAMA İSLAM’IN AÇIKLAMASIDIR

BÜTÜNÜYLE DOĞRU TEK AÇIKLAMA İSLAM’IN AÇIKLAMASIDIR

Varlığın, varoluşun izahı… Bu konuda eski çağların, ortaçağın, yakınçağın, kara Avrupa’sının, İngiltere’nin, şu veya bu medeniyetin filozofları teoriler, felsefî açıklamalar üretmişlerdir. Bir tek istisnası olmamak üzere bunların hepsi tenkit edilmiş ve çürütülmüştür. Bütünüyle doğru tek felsefî sistem ve teori yoktur.

İdeolojilerin de varoluşla ilgili teorileri vardır. Mesela Marksist-Leninist sistem varoluşu materyalist bir felsefeyle açıklar… Dünyada şimdiye kadar kendisine ideoloji denilebilecek hiçbir sistem tenkitçilerin darbelerinden kurtulamamış, ayakta duramamıştır.

Gerek felsefi sistem ve teori olsun, gerekse ideoloji olsun varlık, varoluş açıklaması çözümsüz kalmıştır.

Varlık nedir… Kâinat nedir… İnsan nedir… Bütün bunlar nereden geliyor… Nereye gidiyor… Bunların gayesi ve hikmeti nedir… Bir bütün olarak insan aklı bu sorulara tatminkâr cevaplar veremiyor.

Varoluşu insan aklının felsefenin ideolojilerin dışında aramak gerekiyor. Yani dinlerde.

İslam’a göre dinler ikiye ayrılıyor:

1.Hak din… 2.Tahrife uğramış hükümden düşmüş dinler…

Varlığın varoluşun kâinatın insanın yüzde yüz doğru açıklaması İslam’dadır. Hangi İslam’da?.. Kur’an’a, Peygamber’in Sünnetine, icmâya uygun olan gerçek İslam’dır.

Bir buçuk milyarlık İslam dünyasının, hem dini çok iyi bilen, hem de çağ kültürüne, felsefî sistemlere vakıf olan büyük düşünürler yetiştirerek insanlığa gerçeği beyan etmesi, öğretmesi gerekir. Çağımızda bu hizmet yapılabiliyor mu? Heyhat!

Bunu yapabilmek için sadece İslam’ı bilmek yetişmez. Batı medeniyetini, felsefeyi, ideolojileri de çok iyi bilmek, onlara tepeden bakabilmek, onları ciddi şekilde eleştirebilmek gerekir.

Müslümanlar insanlık âlemin aydınlatmak ve irşat etmekle yükümlüdür. Bunun için hem İslâm’ı çok iyi bilen, hem de çağ kültürünün şahikalarına yükselmiş süper düşünürler ve aydınlar yetiştirmeleri gerekir.

(İkinci yazı)

Şikâyet ve Protesto Kültürü

MEDENÎ toplumlarda tepki, reaksiyon, şikâyet, hakkını arama kültürü vardır. Bizde bu kültür çok güdüktür.

Bir kötülük ve çirkinlik olduğu zaman bunun protesto edilmesi, hem bir haktır, hem de bir vazife.

Kötülükler, haksızlıklar, adaletsizlikler, çirkinlikler karşısında susan fertler ve toplumlar dilsiz şeytan durumuna düşer.

İslam’da mârufu, iyilikleri yaptırmak; münkeri, kötülükleri engellemek farzdır. Müslüman bir toplum bu farzı tâtil ve terk ederse azaba çarpılır.

Küçük bir örnek vermek istiyorum: Şu günlerde İstanbul’da ağaçlar budanıyor. Bazı ağaçlar, budama bahanesiyle katl ediliyor. Zavallıların bizim gibi, bizim anlayacağımız dilleri yok. Milyonlarca vatandaş bu katliam (ağaç soykırımı) karşısında tepkisiz kalıyor. Uyanık bir toplum olsaydık, yeterli sayıda vatandaş, cep telefonları ile katl edilen ağaçların resimlerini çeker ve dijital yolla gönderilen dilekçelerle bu kötülüğü protesto ederdi.

Ülkemizde bin türlü aksaklık var ve biz bunları protesto etmiyoruz, yasal sınırlar içinde tepki göstermiyoruz.

Öyleyse, sürünmeye lâyıkız.

(NOT: Bir üniversite öğrencisini vazifelendirdim. Budanırken feci şekilde katl edilen 25 ağacın resmini çekecek, bunları, bir şikâyet dilekçesi ile internete vereceğim. İnşaallah bu suretle küçük bir vazife ve hizmet etmiş olacağım.) 

 

03.04.2016 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi