Teröre Çay Demlemek!
Bu ne neş’e, bu ne sevinç! Birisi zafer işareti yapıyor, yani “viktorya”nın v’si; diğerleri gülüyor, hem de kahkahalarla. Bir da bayan var gülenler arasında...
Çok neşeli ve sempatik, sizin için çay demliyor; gülmesi, sevinci ondan.
Biz çayı çok severiz. Demlik çayını tercih ederiz elbette. Semaver çayı her zaman bulunmaz, yeri de ayrıdır.
Semaverlerimizi değilse de demliklerimiz onlar hazırlıyorlar!
Sonra kan kırmızı, hem de tavşan kanı çaylar demleyecekler. Kimbilir hangi mehmetciğin kanıyla!
“Tavşan kanı değil, kardeş kanı bunlar!”
Fakat o ne?
O gülümseyen kadın şimdi bir çukurda. Demek ki ölümüne gülümsüyormuş.
Azraile kahkaha atıyormuş...
Terör propagandasına kurban bir genç kız daha...
Er geç, silahların savaşı bitecek. Cumhurbaşkanının kararlılığından bunu çıkarabiliyoruz. Düşmana diz çöktürmeden barış olmaz. O gün gelecek. Fakat, asıl barış, gönüllerde, düşüncelerde oluşturulmalı.
Eğer okul müdürleri terör örgütü mensubu olabiliyorsa, öğretmenler terör propandası yaparak beyin yıkıyorsa, devlet görevlileri terör örgütüne yardım ve yataklık edebiliyorsa...Terörist yetiştiren bataklık kurumamış demektir.
İşin medya ayağını bir yana bırakıyorum. Türkiye’de hâlâ terör örgütünü yücelten, terörü öven yayın organları var. Dünyanın terörle mücadele eden ülkelerinde böyle bir şey olabilir mi?
Fransa’da DAEŞ’li teröristleri öven bir yayın sözkonusu olabilir mi?
Ya siyaset ayağını ne yapacağız?
Milletin Meclis’ine terörist talimatıyla seçilen terör propagandacıları ulu orta konuşmaya devam edecekler mi? Halkı ifsadı sürdürecekler mi?
Dokunulmazlık meselesi yine mi rafa kalktı? Suç cezasını bulmazsa, kronikleşir, müzminleşir ve elbette umumileşir.
Biz esas konuya, eğitim-öğretim sistemine gelelim. Bu yapı içinde terör propagandasına âlet olanlar, bir an evvel temizlenmeli. Gençler hem geleceğe dönük hedeflere yöneltmeli, hem de şovenist ırkçı temayülleri besleyen propagandalardan uzak tutmalıyız. Ülkenin birliğini, halkın bütünlüğünü sadece slogan olmaktan çıkararak kafalara ve gönüllere nakşetmeliyiz.
Milli Eğitim bunları ne ölçüde düşünüyor? 80 yıllık müfredatı değiştiremeyen bakanlıktan böyle bir hamle beklenebilir mi? Yoksa yapmayacaklarını bile bile beklemek zorunda mıyız.
Bu ülkenin halkını birbirine düşmen eden müfredatı değiştirmek, terör eğilimlerini besleyen propagandayı ortadan kaldırmak eş zamanlı yapılmalı.
Türkiye’nin ortak kimliği üzerinden gençlerimizi geleceğe yöneltmeliyiz.
Doğuyla batıyı, kuzeyle güneyi birbiriyle kaynaştırcak uygulamalara yönelmeliyiz. Öğretmenleri ve öğrencileri farklı şehirlerde belli sürelerde yaşatarak görgü ve bilgi alışverişine hız vermeliyiz.
Bir de, islâmcılık satan ve fakat terör örgütünün defterine kayıtlı şovenist kürtçülükle malûl olanların seslerine kulaklarımızı tıkamalıyız!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.