Kavakibî’ler Yüzünden
SURİYE’NİN bugünkü büyük felaketinin başlangıcı Osmanlı Hilafetinin yıkılmasıdır. Osmanlının iyi olmadığını iddia edenler, bari onun kötünün en hafifi olduğunu kabul etsinler.
Osmanlı yıkılınca Filistin önce İngiltere devletinin mandası oldu, sonra, İsrail kuruldu ve elden gitti.
Suriye’nin bugünkü feci hale düşmesinde Abdurrahman Kavakibî (1855-1902) gibi aykırı adamların rolü büyüktür. Bu zat Sultan Abdülhamid rejimine düşmandı, Araplar için sosyalist bir rejim istiyordu.
ABD’yi güçlü kılan nedir? Öncelikle birliktir. İçlerinde Suriyelilerin de bulunduğu Arapları ve Müslümanları güçlü kılacak şey birlikti. Osmanlı birliği temsil ediyordu. Kavakibî, Arap milliyetçileri, Arap sosyalistleri bu birliğe karşı çıktılar ve sonunda belalarını buldular. Irak, Suriye, Filistin, Libya…
Sultan Abdülhamid İslam birliğinin başındaydı. O yıkılınca birlik de yıkıldı.
Osmanlı devleti demek İstanbul’a, İzmir’e, Bursa’ya, Haleb’e, Şama, Bağdada, Beyrut’a, Cidde’ye, Sanaaya pasaportsuz gitmek demekti.
İslam hikmetinin (bilgeliğinin) temel prensiplerinden biri şudur:
Def’-i mefâsid celb-i menâfiden evlâdır… Yani: Fesadın uzaklaştırılması, menfaatin elde edilmesinden yeğdir.
Bunun içindir ki, Müslüman Arapların akıllıları Osmanlı Hilafetinden ve birlikten yana olmuşlardır. Sultan Abdülhamid’in yakın danışmanlarından Halebli Şeyh Ebü’l-Hüda es-Sayyadî birlik taraftarı olduğu için Padişahtan yanaydı, Yıldız sarayında Halifenin sağ koluydu.
Ebü’l-Hüda bir kutuptur, Kavakibî zıt kutup. Kavakibî’nin tezi galip geldiği için Ortadoğu bu hale gelmiştir.
Kur’ana, Peygambere (Salat ve selam olsun ona) iman eden Müslümanların temel kriterlerinde ve değerlerinden biri Ümmet birliği ve bu ümmetin başındaki Halifeye biat ve itaattir.
Birlikten kopan Irak perişan ve bölünmüş halde…
Suriye, korkunç bir iç savaş içinde yanıp tutuşuyor. Sadece ülkemizde üç milyona yakın Suriyeli mülteci var…
Filistin elden gitmiş…
Libya’da iki ayrı hükümet (veya devlet) var…
Yemen’de iç savaş…
Suudî Arabistan… Ah Suudî Arabistan…
Ümmet birliği… Hilafet… İttihad-ı İslam… Bunlar elden gidince işte böyle olur.
Sırada Türkiye var… Evet Türkiye…
Moiz Kohen Tekin Alp, boşuna Türk kavmiyetçiliği ve Kemalizm meddahlığı yapmamış, kitaplarından birine “Kahr Olsun Şeriat!” başlıklı bir bölüm koymamıştı.
Kavakibî nahda (uyanış) istiyordu, yerine esaret, koas, anarşi, diktatörlük, zulüm geldi. Sultan Abdülhamid zalimmiş!.. Kavakibî kafalılara sormak gerek:
Suriye’nin bugünkü diktatörünün zulmünden, onun rejiminin sebep olduğu felaketlerden daha büyüğü olabilir mi?
Kafirlerin kriterleri, değerleri bizi bağlamaz.
İlle de Ümmet birliği… İlle de İttihad-ı İslam… İlle de Hilafet… İlle de Halifeye biat ve itaat… İlle de uhuvvet…
Suriyeli Müslüman İstanbul’a pasaportsuz gelip gitmeli, bendeniz de Haleb’e Şam’a aynı şekilde… Sadece Halebe Şam’a değil, Bağdad’a, Kudüs’e, Ciddeye, Mekke’ye Medine’ye ve öteki bilad-ı islamiyeye.
Kavakibîlerin ve onun gibi düşünenlerin hezeyanları, kavmiyetçilikleri, nahdaları, Osmanlı düşmanlıkları, hıyanetleri, bir Müslüman olarak bendenizi bağlamaz.
Sultan Abdülhamid-i Sânî devri, Suriye Müslümanları için bir Altın Çağ’dır.
Osmanlı gitti kaos, anarşi, felaket, esaret geldi…
Bundan sonra inşaallah Mehdi devletinin birliği gelir.
İstanbul başkent olsun demiyorum… Şam olabilir, Haleb olabilir ama ille de birlik olsun diyorum.
06.04.2016