Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Onlar da hata yaparlar

Onlar da hata yaparlar

Geçtiğimiz gün arkadaşlarla bir araya gelme imkânı bulduk. Havadan sudan konuşurken, bir ablamızın şu ifadeleri dikkatimi çekti: “Büyüklerimiz ne dediyse bizler hiç sorgulamadan almak zorundayız. Onların bildiğini bizler bilemeyiz, onların gördüğünü bizler göremeyiz. Onlar bizim görmediğimiz, bizim ulaşamayacağımız bilgilere vakıftırlar. O yüzden bir şey söylediklerinde inandığımız değerlere ters gibi görünse dahi batınında bilmediğimiz bir şey olabilir deyip kabul etmek zorundayız. Çok okumaya çok fazla araştırma yapıp kafa yormaya gerek yok onlar bizim yerimize düşünür ve bizi bilgilendirirler…” Bu ifadeleri işittiğimde Rabbimizin ayetlerinde sık sık vurguladığı; Düşünmüyor musunuz? Akletmiyor musunuz? İfadelerini düşündüm. İnsanın yeryüzündeki görev ve sorumluluklarını hatırlatan HZ. Peygamber’i ve onun samimi takipçilerini düşündüm. Elbette İslam’a hizmetleri dokunmuş belki de bütün yaşamlarını Kur’an’ın tebliğini yapmakla geçirmiş, talebeler yetiştirmiş, İslam’ın doğru anlaşılması için çaba göstermiş büyüklerimize hürmetimiz sonsuzdur. Onların tavsiyelerine her zaman ihtiyacımız vardır bunu hepimiz kabul etmek zorundayız. Ancak bir kişinin ya da bir grubun insanları etrafında toplayarak İslam’ın ruhuyla örtüşmeyecek tavsiyelerde bulunması, insanların öğrenme, anlama ve muhakeme etme niyetlerini köreltip, köleleştirmesi kabul edilir bir durum değildir. Neyin iyi neyin kötü olduğunu ayırt edebilmemiz için bilgiye ve aklımızı kullanmaya ihtiyacımız vardır. Atalarımız bilir, büyüklerimiz hata yapmaz ifadeleri oldukça tehlikeli bir ifadedir. Nitekim Hz Peygamber vefatına kadar bu çarpık düşünce kırıntıları ile mücadele etmiştir. Müşrikler atalarımız hangi hal üzere yaşadılarsa biz de o hal üzere yaşarız, sen onlardan daha mı iyi bileceksin diye çıkışmış ve tabi oldukları karanlık düşünceyi sorgulama ihtiyacı hissetmemişlerdir. Oysa İslam insana aklını kullanmayı ve şartlar ne olursa olsun, tavrını hakikatten yana çevirmeyi tavsiye eder.

Ferdi ve toplumsal kimliklerimiz vardır fakat Müslüman kimliğimiz hepsini içermekte ve hepsinin üstünde yer almaktadır. O nedenle zihnimizi karıştıracak bir ifade ile karşılaştığımızda bu ifadenin Kuran ve sünnetle uyumlu olup olmadığını dikkate almak zorundayız. Nitekim yüz kişilik bir toplulukta sadece bir kişi haktan yana olabilir, aralarından sadece bir kişi çarpık düşünce ve inançların savunuculuğunu yapabilir. Çoğunluğun tabi olduğu yol her zaman doğru yol değildir. Gücü elinde tutanların tabi olduğu yol her zaman doğru yol değildir. Toplumun büyük bir kesimini arkasında sürükleyen bir kişinin tabi olduğu yol da doğru yol olmayabilir. Peki, bunu nasıl ayırt edeceğiz? Çok basit, referansımız daima Kur’an ve sünnet olacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi