Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Çocuk ve karınca

Çocuk ve karınca

Çocuk karıncaya bastığını ancak fark edebilmişti. Olduğu yerde durdu, minik elleriyle dokundu karıncaya, sonra avucunun içine aldı onu “canını yaktığım için özür dilerim” diye fısıldadı. Sonra bir ağacın altına getirdi ve bıraktı karıncayı. Arkasını dönüp giderken, bir yıl önce geçirdiği kazayı hatırladı. Arkadaşıyla oynarken bir araç hızla gelmiş ve bisikletiyle birlikte onu alıp sürüklemişti. Bir ayağı kırılmış acılar içinde hastaneye götürülmüştü. Çocuk kendisine çarpan adama büyük bir öfke beslemiş ve onu bir kâğıda çizerek üzerine sen kötü adamsın yazmıştı. O gün kendisini koskoca aracın önünde savrulan küçük bir yaprak gibi hissetmiş ve çok dua etmişti. İki duvar arasında kaldığında tutunacak bir dal aramış ve etraftaki insanlar gelinceye kadar o vaziyette kalmıştı. Çocuk o gün çaresizliği bütün hücrelerinde hissetmişti. Sanki bir devin ayaklarının altında sıkışıp kalmıştı. Fakat sonra o adamı affetti. Bir insan hata yapabilir, affetmek büyük bir erdemdir dedi büyükanne. Çocuk affettiğinde bunun kendisine kazanç olarak dönebileceğini öğrenince çok mutlu oldu ve odasına geçip o adamı elindeki kağıda bir kez daha çizdi ve üzerine seni affettim yazdım.

Çocuk kaza anını yeniden yaşar gibi oldu. Olduğu yerde uzun süre bekledi ve geri dönüp güçlükle yürümeye çalışan karıncaya baktı. Kaza günü hissettiği acıyı yeniden hissetti, fakat bu kez suçlu kendisiydi. O yüzden mahcuptu, acaba karıncadan bir kez daha özür dilesem beni affeder mi diye düşündü. Sonra eğildi toprağa “senden özür dilerim, bilerek yapmadım, hakkını helal et” dedi. Çocuk oradan ayrıldığında aklı hâlâ karıncadaydı. Acaba yürümeye devam edebilmiş miydi? Yaşayabilecek miydi? Minik bedeni daha hangi darbelere maruz kalacaktı?

KISSADAN HİSSE

Kanuni Sultan Süleyman Topkapı sarayının etrafındaki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaları görünce zamanın şeyhülislamı Ebussud Efendiye şöyle bir soru sormuş: “Dırahtı ger sarmış olsa karınca. Zarar var mı karıncayı kırınca? Ebussud efendinin cevabı ise şöyle olmuştur: “Yarın hakkın huzuruna varınca Süleyman’dan alır hakkını karınca”

Allah’ın adaleti yeryüzünde hayat bulan bütün canlıları kuşatmakta ve onları koruma altına almaktadır. O yüzden sadece insanların değil bizimle aynı ortamda yaşayan diğer canlıların da haklarını korumak zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi