Aragones Fener’e ‘Uygun’ mu?
Aziz Yıldırım neden sürekli yöntem/metot değiştiriyor? Avrupa piyasasına girmek isteyen hırslı hedefli bir teknik direktöre görevi verdikten 2 sene sonra, emekli olmak üzere olan ve zaten Avrupa’nın zirvesindeki teknik direktörü takımın başına getirmek nasıl değerlendirmeli? Yıldırım’ı en sağdan en sola götüren ne?
Zico’nun Fenerbahçe öncesi hayatı: Japonya’da hâlâ öğretebileceğin öğrenciler, hâlâ öğrenebileceğin şeyler varken çalışmak. Daha yolun başındayken.
Aragones’in Fenerbahçe öncesi hayatı: Sadece oyuncuları dizmek. Barça’dan, Real’den, Liverpool’dan gelmiş oyuncularla kolay bir hayat. Xavi ve Iniesta’yı çıkar, Xabi Alonso, Cazorla, Fabregas’tan ikisini oyuna sok. Yolun artık sonundayken...
Bu çok köklü bir değişiklik. Sadece bir teknik adam değişikliği değil, bir ideolojik değişiklik neredeyse. Peki bu kadar memnuniyetsiz miydi Aziz Yıldırım Zico’dan, onun tarzından. Zico’yla yollar ayrılırken bu kadar pişman mıydı?
Zico’yla anlaşılamamış olunabilir. Profesyonel hayatta normaldir bunlar. Zico’nun da dünyanın en parlak hocalarından biri olduğunu iddia etmiyorum zaten. Ama Zico gidince yeni bir Zico, daha iyi bir Zico, oyuncularını Süper Lig’de de ayakta tutabilecek bir Zico atanmayışını anlamıyorum. Kendisine bir çıkış yolu arayan, dünya futbolunu takip eden, büyümek isteyen, onca teknik adam dururken neden belki de yazlığına muzaffer bir komutan gibi çekilmeye hazırlanan Aragones’in başına piyango vurdu?
Anlamakta güçlük çekiyorum.
Fenerbahçe’nin kadrosunun Aragones’e çok uygun olduğu düşünülmüyordu herhalde. İspanya Milli Takımı’nda Alex benzeri bir oyuncu yok, Emre benzeri de yok. Maldonado tarzı bir oyuncu da yok. Maldonado tarzı oyuncu zaten çok yok. Fenerbahçe kadrosunda, Aragones’e uygun tek oyuncu vardı belki de, o da Betis’e gitti. La Liga’dan ve Premier League’den müteşekkil bir takımı 4 yılda 24 defa yönetmiş (2 ayda bir maç eder) bir teknik adama, La Liga’dan en çok istenen oyuncusu Betis’ten istenen, o da ancak bonservissiz istenen bir kadro emanet etmenin mantığını anlamıyorum doğrusu.
Yoldan sapmayın
Eşleşmiyor. Üst üste oturmuyor. Doğru yolu bulmuşken, Fenerbahçe’yle büyüyen bir teknik adamla çalışmanın meyvelerini toplamaya başlamışken neden bu kadar sapma?
Tecrübeli, emekliliğe yaklaşmış hocalar ancak o ülkede, o kulüpte kök salmışsa, bir sözleriyle her şeyi idare edebiliyorlarsa başarılı olabilirler. Çünkü bu bir hırs ve enerji işidir. Ferguson gibilerden bahsediyorum.
Oysa Aragones...
Bakın! Maç öncesi Bülent Uygun, Fenerbahçe kulübesine hoş geldiniz ziyaretine gidiyor. Önce Aragones’in elini sıkıyor. Aragones herhalde sahaya girmiş bir taraftar sanıp, cevap veriyor garip hareketler yaparak. Sonra bakıyor ki, Bülent Uygun kulübe boyunca el sıkmaya devam ediyor.
-Bütün takımın elini sıkan kim diye soruyor Aragones...
-”Sivasspor’un teknik direktörü” diyor Volkan Ballı...
“Sivasspor ne?” diye sormuyor neyse ki, İspanyol hoca.
Belki 2 yıldır ligin en flaş teknik direktörünü tanımıyor Aragones.
Tanımak zorunda da değil... Onu suçlamak mümkün değil. Ama Fenerbahçe’nin herkesi tanıyan, herkesi bilen, her şeye hâkim bir teknik adama ihtiyacı var. Hırsı, çalışma arzusu, öğrenme ve öğretme isteği bitmemiş bir adama.
Misal Aragones’in tanımadığı Bülent Uygun’unki gibi bir hırs, istek, çalışmaya...
Fenerbahçe geçen yıl Avrupa’nın Sivasspor’u olduğu için bu kadar ilgi çekici bir takımdı.
Yöntemini değiştirmeyen Sivas’ın ve yöntemi 180 derece değiştiren Fenerbahçe’nin bugünkü durumunda işin sırrı.
Sağlam ‘Kusura bakma’ der mi?
İlk golde faul var. Kural açık, her yerde okudunuz. Tekrarlamaya gerek yok. Aynı iptal İbrahim Kaş’ın yeni takımı Getafe’nin Bilbao’yla yaptığı maçta da oldu bu hafta. Çok dikkatli bakınca ikincide de var olduğunu söyleyenler var. Ben emin değilim. Ama hakeme yanlış yaptın da diyemem. Mesele bir maçta 2 iptal oluşu aslında. Hakemin doğru karar verip vermemesi de değil. Daha önemli mesele, daha önemli itiraz aslında ‘Neden hep bizimkileri görüyorsun?’ aslında.
Neden Galatasaray’ın son iki maçında ikinci gollerdeki faulleri görmüyorsun? Neden (hâlâ) Anelka’nın faulünü görmedin? (Hâlâ) Nobre’nin elini görmedin?
Mesele hakem hatası değil, hata ligin puan durumu tutuluyor oluşu. Taraftar bunu yapar. Anlarım, Sinan Engin de yapar. Zaten varoluş sebebi bu.
Ama “Beşiktaş’ın Ferguson’u olacağım” diyen Ertuğrul Sağlam yapar mı? Basın toplantısında ‘Hakem kusura bakma dedi’ diyor Sağlam. Sonra Maraton’a Şansal Büyüka’ya haber yollayıp ‘Demedim’ diyor. E, ben duydum!
Ertuğrul Sağlam bir daha izledikten sonra hakeme ‘Kusura bakma’ der mi şimdi? Bence diyebilecek bir ‘adam’ Sağlam.
Ya da keşke Metalist maçından sonra da hakem hakkında bir şeyler söyleseydi. Gol ofsayttı ve bir penaltılarını vermedi hakem. Ben olsam ‘Yeter be’ diye bağırırdım. Diyebilir miydi? Bence diyebilecek bir adam Sağlam.
Der mi ? Göreceğiz.
Tugay
‘Tugay’a orada çok değer veriyorlar. 39 yaşında oynuyor’ diye kendimizi hırpalamayalım. Burada da 39 yaşında Tugay ayarında bir oyuncu, Blackburn ayarında bir takımda oynar. Sergen oynasın diye az mı uğraştı herkes. Hakan’a gel demeyecek kulüp var mı? Hakan da istese Türkiye’de oynar. Ama Türkiye’nin Blackburn’ünde oynar. Mesele Hakan Şükür’ün Türkiye’nin Blackburn’ünde oynamak isteyip istemeyeceği. İstese Konya hayır der mi? Ya da eski takımları. Sakarya, Bursa... Mesele Hakan’ın, Türkiye’nin Manchester United’ında oynamak istemesi. Tugay’ın Blackburn’le yetinebilmesi. Kendimizi hırpalamayalım. Tugay’ı alkışlayalım.
Yattara
Yattara o muhteşem yetenekleriyle neden Türkiye’de oynuyordu. Biraz dayanıklılık, biraz konsantrasyon, biraz hırsla İspanya’da da, İngiltere’de de ortalığı sallayacakken.
Çünkü burada rahattı. 1 maç oynuyor, hepimizi kendisine aşık ediyor 10 maç yatıyordu. Ve efor/kazanç dengesinde de mutluydu. Biz o böyle istediği için onu seyretme şansını bulduk.
Sonra birileri çıktı ve ona daha rahat olabileceği ve daha çok kazanabileceği bir yere gel dedi. O da erkenden emekli oldu.
Sergen’in Türk olmayanı Yattara. Bize çok keyif verdi. Sağolsun. Yolu açık olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.