Evrensel Değerlere Sarılmak
TEKNİK ilerlemeler, evrensel gerçeklerden önemli görülemez. Adalet, insanlık, yüksek ahlak, din ve vicdan hürriyeti, can ve mal güvenliği evrensel değerlerdir. Bunlara önem vermeyip de; gökdelenlere, köprülere, havaalanlarına, rezidanslara, beş yıldızlı otellere, lüks otomobillere, lüks restoranlara öncelik tanımak sapıklıktır, büyük bir yanılgıdır.
Bundan bir asır, bir buçuk asır önce borulu gramofonlar, kara trenler, yandan çarklı buharlı gemiler teknik harikaları idi. Şimdi mazide kaldılar.
Bugünkü harikalar da yarın (dünyanın bir yarını kaldıysa) çöpe atılacaktır.
Adalet böyle değildir, evrenseldir.
Can mal, din inanç, ırz nesep güvenliği de böyledir.
İslam’ın ahlak değerleri böyledir.
Bugünün dünden üstün olması için, evrensel değerler konusunda ileride olması gerekir.
Faydalı ilim irfan evrensel değerlerdir.
İnsanların at arabalarıyla, yelkenli gemilerle seyahat ettiği, İstanbuldan Ankaraya on dört günde gidildiği eski zamanlarda daha fazla adalet, insanlık, ahlak, hikmet=bilgelik vardıysa o devir, bugünden üstündür.
Günümüzde bilgisayarlı cep telefonları bir fetiş haline gelmiştir. İlme, irfana, bilgeliğe, ahlaka, fazilete; cep telefonuna ve otomobile verdiği değer kadar değer vermeyen insanlar hastadır, noksandır, çok eksiktir.
Bugünkü madde medeniyeti ilim, irfan, bilgelik, sanat, ahlak üzerine kurulu değildir; gevezelik, zevzeklik, azgınlık, ahlaksızlık, şeytanî magazin kültürü, futbol ve politika holiganlığı üzerine kuruludur.
Evrensel değerleri öğretmeyen, öne almayan bir eğitim sistemi sapıktır.
On dördüncü asrın başında Osmanlı beyliği, iki küçük şehirden (Domaniç Söğüt) ve birkaç köyden ibaret küçük bir birimdi. Bu küçük beylikten tarihin kayd ettiği en büyük cihan devleti kurulmuştur. Osmanlıyı böyle büyüten ve yücelten, maddî gücü değil, evrensel değerler üzerine kurulu olmasıdır.
Osmanlı İslam devleti ile Roma Pagan devleti eşit olamaz. Osmanlı çok yüksektir.
Osmanlının yükselişinin sırları hâlâ çözülememiştir.
Osmanlıyı, karada atla, denizde yelkenli gemi ile değerlendirmek ahmaklık ve geri zekalılık değil de nedir.
Osmanlı bir ulus-devlet değildi, bir cihan imparatorluğu, bir “Milletler Birliği” idi.
Dünya tarihinde onun kuruluş ve yükseliş devrindeki gibi adalet ve güvenlik görülmemiştir.
Fatih Sultan Mehmed, İtalyan Yahudisi Maestro Iacobo (Yakup Paşa) tarafından zehirlenmemiş, Devlet-i Aliyye rafızîler tarafından hançerlenmemiş olsaydı, Avrupa belki de Müslüman olacak, Pariste Romada Viyanada ezan okunacaktı.
Türkiye yükselmek istiyorsa evrensel değerleri sarılarak, onlara hizmet ederek, onları yücelterek yaşatarak yükselebilir.
Adalet olmazsa, bilgelik olmazsa, yüksek ahlak ve karakter olmazsa, ilim irfan olmazsa, insanlık ve vicdan olmazsa, insanlar birbirinin meleği olmazsa; yüksek binalarla, oto yollarla, köprü ve barajlarla yükselme olmaz.
Mahkeme salonlarına “Adalet mülkün temelidir” yazmışız. Hazret-i Aliye ait bu sözü hayata geçiremezsek, Cumhuriyeti ayakta tutmamız mümkün olamayacaktır.
Maddî zenginlik, ilim irfan ahlak ve bilgelik ile birlikte olmazsa, bunlar geride kalırsa gerileme çöküş ve yıkılış önlemez.
Adalet mülkün temelidir… Adalet olmazsa bina temelsiz olur ve yıkılır.
Sadece kanunlarla adalet olmaz. Kanunların ve hukuk sisteminin âdil olması gerekir.
Herif kızın ırzına geçiyor, sonra canavarca öldürüyor, cesedini parçalara ayırıyor ve senin adaletin bu vahşi katili idam etmiyor.
Senin hukukun zinayı suç kabul etmiyor ve bir ceza vermiyor.
Senin adaletin zincire vurulması gereken suçluları tutuksuz olarak yargılıyor.
Senin Medenî Kanunun aileyi yıkıyor.
Ceza Kanunun toplumu çökertiyor.
Senin hukuk düzenin ülke hapishanelerini suçlularla tıka basa doldurdu.
Senin hukuk düzeninin mahkemeleri haddinden fazla sayıda dava dosyalarına bakamıyor.
Mahkeme salonlarına “Adalet mülkün temelidir” levhası asmakla adalet mi olur?
Sen ömrün boyunca şu soruyu hiç sordun mu?
Türkiye niçin adalette, ilimde, irfanda, hikmette, ahlakta, temizlikte, güvende, şeffaflıkta dünya birincisi değil?
20.05.2016