Z Kuşağı (2)
Z Kuşağı kendini üst bir konumda değerlendiriyor. Bilgiye kısa yoldan ulaşıyor, birkaç işi aynı anda yapabiliyor. Teknolojiyi iyi kullanan bu çocuklar hayatın akışına uyum sağlayabilmek için büyük enerji harcıyorlar. Hayatları bitmek bilmeyen bir koşuşturmacanın içinde geçiyor. Hızlı hareket ediyor, hızlı tüketiyor, hızlı öğreniyorlar. Hayattan tat alma imkânları kalmıyor. Okul, ödev, iş, alış veriş derken hep bir şeyleri yetiştirmenin derdine düşüyorlar.
Köyle kent arasındaki ayırım nerdeyse ortadan kalktı. Şehir yaşamında olduğu gibi kırsal kesimlerde de çocuklar gerçek yaşamdan uzaklaşarak vaktin çoğunu sanal alemde geçiriyorlar. Artık her çocuğun bir bilgisayarı ve bir ceptelefonu var. İnsanların yerini alan bu araçlar çocukların birinci derecede yakınlık kurduğu unsurlar haline geldi.
Bugünün çocukları bilgiye kısa yoldan ulaşabiliyorlar, teknolojiyi kullanıyor ve kendilerini rahatça ifade edebiliyorlar. Özgüvenleri ve akademik zekâları yüksek fakat nedense aynı başarıyı sosyal yaşamda gösteremiyorlar. Akranları ile birlikte çalışamıyor, grup içinde uyum sağlayamıyorlar. Ben odaklı hücrelerinde tek başına yaşıyorlar.
Z kuşağında yer alan çocukların en büyük sorunu iletişim kopukluğudur. Bir genç yarım saatlik sohbetimizde duygularını şöyle anlatmıştı: “İnternet üzerinden kolayca arkadaş edinebiliyorum, onlara istediğim şeyi söyleyebiliyorum. Fakat aynı kişilerle yüz yüze geldiğimde kendimi kötü hissediyorum, ortamdan uzaklaşıp yalnızlığa çekiliyorum. Bilgisayarı kapattığımda da aynı duyguları yaşıyorum. İnternetin düğmesine bastığım anda yapayalnız kalıyorum ve kendimi çok mutsuz hissediyorum”
Sabah uyandığında ilk iş olarak e-posta adresine gelen mesajları kontrol eden, arkadaşları ile sadece sanal alemde iletişim kurabilen bu çocukların empati duyguları gelişmiyor. İnsanlarla iletişim kurarken biz değil ben duygusu ile hareket ediyorlar. Çocuklarımız teknolojinin sunduğu bu imkanları kullansınlar ve geleceğe emin adımlarla yürüsünler. Fakat para ve başarı her şey değildir. Aslolan yaşamın bütün öğelerini bir bütün olarak görebilmektir. Bunun için çocuklarımızı yetiştirirken, ahlaki değerleri merkeze almalı ve önce insan olmayı öğretmeliyiz. Unutmayalım insanlık en üst mertebedir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.