Altını çok çok seven bir milletiz. ‘Ne formatta ve ne ayarda olursa olsun’dan ziyade kalitelisini, yüksek ayarlısını seviyoruz üstelik. Dünyada altın takı denince 14 ayar, bilemediniz 18 ayar konuşulurken, bir takının olabileceği en yüksek ayarı -22- yaygın bir şekilde kullanan dünyadaki nadir ülkelerden biriyiz.

Altın bankacılığı bizim gibi bir ülke için inanılmaz önemli bir konu. Ekonomik sistem dışında atıl bekleyen muazzam bir kaynak var. Yastık altındaki, yani evlerde iş yerlerinde vs halk olarak muhafaza ettiğimiz altın miktarı yaklaşık 5 bin ton olarak tahmin ediliyor. Bu şu demek, gayri safi yurt içi hasılamızın dörtte biri kadar devasa bir tutarı, 200 milyar doları, ekonomi dışında tutuyoruz. Bu konuda ekonomi kurmaylarının gerçekten artık bir an önce harekete geçmeleri gerekiyor ki, tamamen ayrı bir yazı konusu.

Biz bankalardaki altınları konuşalım. Türk bankacılık sektöründeki altın miktarı bu yılın ilk çeyrek sonu itibarı ile 96 ton olarak gerçekleşti. Yani bankaların yurt içi yahut yurt dışı yerleşik müşterilerinin bizim ülkemizdeki bankalarda hesap açarak bu hesaplarda tuttuğu altın miktarı 96 ton.. Bu miktarın rekor kırdığı dönem Haziran 2013 idi ve o tarihte bankalardaki altın miktarı tam 268.5 ton idi. Peki ne oldu da altın miktarı 268 tondan 96 tona geriledi? Bu sorunun en başta gelen cevabı altın fiyatlarının yükselmesidir. (Bu konu hakkında harika bir grafik eşliğindeki başka yazıma buradan göz atabilirsiniz) Özet: Altın fiyatları yükseldikçe banka hesaplarında tutulan altınlar hemen bozduruluyor, altın miktarı düşmüş oluyor; altın fiyatları düştükçe de yoğun bir altın alımı gerçekleşiyor, bankalardaki altın miktarları artıyor. Bankalardaki altın miktarının rekor kırdığı dönem, altının 2012’den bu yana en düşük fiyatı (74,94 lira/gram) gördüğü dönem…

Altın konusunda en güncel verilere göre en çok altını olan ilk 3 banka şunlar: İş Bankası, Kuveyt Türk ve Ziraat Bankası. Ziraat Bankası kısa dönemde önce Kuveyt Türk’ü, 1 yıl içinde de İş Bankası’nı geçerek 1. olacaktır diye düşünüyorum. Bu konuda çeşitli ürünler geliştirmemiş de olsa, kamu bankası olmanın avantajını görecektir.

Kuveyt Türk sektörde altın konusunda duayen bir banka oldu. Dünya Altın Konseyi’nin raporlarında Kuveyt Türk’ün altın ürünlerinden övgüyle söz edildi, katılım bankalarındaki altınların yüzde 64’ü bu bankada, tek başına Kuveyt Türk’ün altın bankacılığında Türk Bankacılık Sektöründe yüzde 12 payı var. Şubelerden fiziki altın teslim edebilmesi büyük bir avantaj.

Türkiye Finans’ın sektör payı yüzde 3.6 Albaraka’nın payı ise yüzde 2.7

Bank Asya’nın Mart sonu verileri ise henüz açıklanmadı.

Kamu katılım bankaları henüz yolun başlangıcındalar. Güçlü bir altın bankacılığı ekibi kurulursa kamu bankası olmanın insanlarda sağladığı güven etkisinden ötürü altın bankacılığında inanılmaz hızlı yol alabilme kapasiteleri var. Yastık altındaki altınları çıkarmada kamu katılım bankaları çok etkili bir silah olacaktır.

Aşağıdaki  listeye bakıldığında okullarda ders olarak okutulabilecek bir konuya da dikkat çekmek istiyorum. Albaraka’nın altın hesaplara verdiği kar payı oranı sadece katılım bankaları açısından değil Türk Bankacılık Sektörü açısından da çok ama çok yüksek bir oranda. Diğerleri yıllık yüzde 1’in altında iken Albaraka’nın altın hesaplara verdiği kar payı oranı yıllık yüzde 3’e yakın. Albaraka için aynı durum toplanan fonlarda da geçerli. En yüksek kar payını verdiği halde ve bunun reklamını yaptığı halde bankanın toplanan fonları da Mart sonu itibarıyla yıl sonuna göre azaldı. Bir ürüne ilgiyi arttırmak, onu satmak için elinizde o ürünün fiyatından başka üstünlükler de olmalı. Yoksa, ne yapsanız, işte olmuyor…