Kahraman-2-
“Benim Vietnamlılarla bir kavgam yok, vicdanım ‘yüce ve güçlü Amerika’ için gidip çamur içinde yaşayan fakir insanları, kardeşlerimi, koyu renkli insanları vurmama izin vermiyor. Onları ne için vurayım ki? Onlar ban hiç “zenci” diye hakaret etmediler, beni hiç linç etmediler, köpeklerini üzerime salmadılar, kimliğimi elimden almadılar, anama babama tecavüz edip öldürmediler. Bu zavallı insanlara nasıl ateş edebilirim? Gitmiyorum. Atın beni hapse.”
Bu beyanattan sonra Amerika’nın tüm eyaletlerinde boks lisansı iptal edildi. Hapis ve para cezasına çarptırıldı. Zamanın Illinois valisi Otto Kerner Jr., onun “mide bulandırıcı” olduğunu söylerken, Maine valisi John H. Reed “Her vatansever Amerikalı bu adama karşı tam bir ikrah hissetmeli, onu aşağılık görmeli” diyordu. 1971’de en üst düzey mahkeme olan Amerikan Yüce Mahkemesi’nin hakimleri temyiz başvurusunu oy birliğiyle reddettiler. Ama bu arada onun fitilini yaktığı bomba Amerika’nın kucağında patlamıştı. Bütün ülkede savaş karşıtı protestolar yayılıyordu. İnsanlar onun korkak olduğunu düşünmek bir tarafa, onun bu “cesur” çıkışının ardında saf tutmaya başlamışlardı. Nihayet bu protestolar işe yaradı ve Amerika Vietnam’dan çekilmek zorunda kaldı.
Muhammed Ali “delikanlı” tavrıyla tüm dünyada mazlumların kahramanı haline geldi. Onun maçları artık birer spor müsabakası olmaktan çıkıp sembolik bir önem kazandı. Ezilenlerin, sömürülenlerin sesi ve yumruğuna dönüştü Muhammed Ali.
İşte bu yüzden geçtiğimiz asrın en büyük kahramanı olarak ismini tarihe yazdırdı.
Allah ondan razı olsun.
Biz de düşünelim.
Eğer Muhammed Ali Müslüman olduğunu açıklamasaydı belki bunların hiçbiri başına gelmweyecekti. Yiyecek, içecek, gezecek, tozacak ve şampiyonluğun sefasını sürecekti.
Ama o “Muhammed Ali” olmayacaktı.
Onun meşhur sözlerinden birisiyle bitirelim yazımızı:
“Her günü hayatınızın son günüymüş gibi yaşayın. Çünkü eninde sonunda hakikaten öyle olacak!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.