Cenazede protesto dün ve bugün
Vicdanı olan teslim eder. AK Parti hükümetleri, Kürt sorununu, eski hükümetlerden farklı olarak, medenice, insanca ele aldı.
JİTEM vahşiliği, iftihar vesilesi olmaktan çıktı, utanılacak bir şey haline geldi.
Kürt köylüsüne bok yedirme geleneği ortadan kalktı.
(Şu parantezi açmak vacip oldu, yargının karakterine bakın: Yerel mahkeme, subayın köylüye bok yedirmesinde, sadece idari, ufak tefek bir sakınca gördü. Bu sakınca, ne cürmün sahibi komutanın gündelik hayatını etkiledi, ne de işkenceye maruz kalan köylünün yüreğine su serpti. Bizim yargının üstüne soğuk su içtiği şey, Avrupa’da insan hakkı ihlali olarak cezaya müstehak bulundu. AİHM, yargımızın bu kararından dolayı Türkiye’yi mahkum etti.)
Irkçı bakış açısının alerjik bulduğu bir sürü uygulama, AK Parti döneminde normal hale geldi.
Kürtçe televizyon, Kürtçe savunma, Kürtçe propaganda, Kürtçe hutbe, Kürtçe tabela, daha bir sürü şey.
***
Dilin kaynağı ‘İlahi’dir. İnsana beyanı ‘Rahman’ öğretti. Sen, hangi cüretle bir dilin konuşulmasını yasaklarsın?
Bunlar ve daha sayısız yüz ağartan işler yapıldı.
Devlet, Diyarbakır Cezaevi’ndeki vahşiliklerin faili olmaktan çıktı. O karakterden sıyrıldı.
Aynı dönemde, şehit haberleri maalesef, yine eksik olmuyordu.
Hatta, bir rivayete göre, 28 Şubat’ın hatırı için gaz kesen PKK, AK Parti iktidarından sonra şiddeti kasten artırmıştı.
Hatırlar mısınız, o dönemin şehit cenazelerini?
Hatırlar mısınız, şehit cenazelerinden beslenen siyaset türünü? ‘Şehit cenazesi geldikçe oyu artan’ partileri...
İktidar suçlanıyordu cenazelerde. AK Partili bakana veya milletvekiline veya varsa partinin temsilcisine laf dokunduruluyordu.
Protestoların istikameti, AK Parti’ydi. Çoğu yerde, gergin, sıkıntılı oluyordu, cenazelere katılan AK Partililer.
Belki bazısı kendiliğindendi protestoların, bazısı da bir ‘çalışma’ mahsulüydü.
Sonuçta, kötü bir şeydi, düpedüz haksızlıktı.
Şimdi, devran değişti. Şehit cenazelerinde iktidar değil, muhalefet protesto ediliyor.
***
AK Parti’nin mümessilleri, cenaze törenlerinde, ailedenmiş gibi duruyor.
Bir açıdan bakıldığında, protestolardaki istikamet değişikliği, iktidarın başarısı olarak görülebilir.
Özellikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerinin başarısı.
Demek ki, etkili oldu. İnsanlar, iktidarı, şehitlere, şehit yakınlarına yakın görüyor. Veya, böyle görenlerin toplumdaki ağırlığı arttı.
CHP’nin teröre karşı ‘pozisyon’u sorunlu. En azından öyle algılanıyor.
Kılıçdaroğlu’nun söylemlerinde uygunsuzluklar, ayarsızlıklar bulunabilir. (İnsaf etmemiz lazım, bazen açık bir dille, ‘her türlü desteği veririm’ de diyor.)
Fakat bu dilde istikrar temin edilemiyor. Bazen sehven, bazen de taammüden, teröristin hanesine yazılacak ifadeler sadır oluyor.
Büyük ekseriyeti tenzih etmek gerekir, fakat, DHKP-C’nin de, bazı CHP’lilerin lisanında ‘müsamahaya mazhar’ olduğu fark ediliyor.
CHP tarafında, doğru bir dil kuramamaktan veya yanlış politika tercihlerinden doğan sıkıntılar olduğu aşikar.
Olabilir. AK Parti’deki siyasetçiler arasında da dil sorunu olanlara rastlanıyor.
Diyelim, Kılıçdaroğlu’nda partideki hiziplerin çeşitliliğiyle doğru orantılı olarak, sorunun görülme ‘frekans’ı artıyor.
Buna rağmen, şehit cenazelerinde Kılıçdaroğlu’na yönelen protestoların faydalı şeyler olduğu söylenemez.
Bir çalışma mahsulü olmaması, münferit olması temenni edilir.
Fakat, her halükarda, sağlıklı bir siyasi zeminde, bu kabil fiiller tasvip edilemez, teşvik hiç edilemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.