Büyüksün Britanya!
Biz “İngiltere” diyoruz. Aslında İngiltere “Birleşik Krallığı” meydana getiren 4 devletten biri (Diğerleri: Galler, İskoçya, Kuzey İrlanda). İrlanda dışındaki devletlerin bulunduğu Büyük Britanya adası İngiltere olarak anıldığı için, biz Büyük Britanya’yı pek kullanmayız. Büyük Britanya’nın “büyük”lüğü nisbidir elbette; Türkiye’nin dörtte biri kadar bir arazî...
Küçük toprağını büyük sıfatı ile anan bu kavim cirmiyle nisbet edilemeyecek büyüklükte bir sömürge imparatorluğu kurmuştur. 20. yüzyılın başında dünyanın dörtte biri İngilizlerin kontrolü altındaydı. Kontrolü altında olmayan bölgelerde de nüfuzu veya tesiri altında desek yanlış olmaz!
İngilizler siyasetin şeytanı! Bu adalı kavmin 16. asra kadar mühim bir edebî varlığı yok. 11. yy. kadar yazılı kültürü mevcut olmayan İngilizlerin dilinde, Normanlar yüzlerce yıl Büyük Britanya adasını yönettikleri için neredeyse yüzde yirmi-yirmi beş fransızca kelime var!
Bu adalı devlet deniz üzerinde hâkimiyet kurarak iki asırdan fazla dünyaya yön verdi. Şimdi de dünyaya yön verene yön veriyor.
Bizim İngilizlerle aramız iyiydi, çünkü bizden uzaktılar! Bir de biz onların düşmanları ile savaşıyorduk. 16. yüzyılın sonunda 1. Elizabet İstanbul’a ağır hediyelerle elçilik heyeti gönderdi ve münasebet başladı. O zamanın büyük gücü İspanya Krallığı idi. Biz denizde onlarla savaşıyorduk ve galip geliyorduk. Kara Avrupasında Fransa’ya himaye ediyor, Almanya ile çekişiyorduk!
Böyle bir dünya resmi içinde İngilizlerle dostluk kurulması, onlara kapitalüsyon imtiyazları tanınması tuhaf değildi.
Biz Avrupa’yı zayıflattık, İngilizin gücü arttı. 17 ve 18. yüzyılda İngilizler sömürgeci güç olarak varlıklarını hissettirdiler. Sanayi devrimi denilebilir ki, İngiltere’de başladı. Avrupa medeniyeti denilen küresel medeniyetin oluşumunda İngiltere’nin rolü mühim. Teoman Duralı hoca Çağdaş Küresel Medeniyet’in İngiliz-Yahudi medeniyet olduğunu beyan ediyor. Humanizma (insancılık) ve aydınlanma İngiliz-Yahudi medeniyetinin çerçevesinde kurumlaşmış, din dışı (“laik” mi desek?) bir medeniyettir.
19. yüzyıl artık kesinlikle İngilizlerin yüzyılıdır. İki asır sonra İngilizlerle ilişkilerimiz kuzeyde güçlenen Rusya faktörü çerçevesinde belirlenmiştir. İngilizler Rusya’nın sıcak denizlere inerek sömürge ülkelerini tehdit etmemesi için Osmanlı’nın ölmeyecek kadar yaşatılması siyasetin takip etmiştir. Biz buna Tanzimat deriz! Ta ki Abdülhamid’in dizginleri ele alıp Osmanlı devletine yeni bir yön vermesine kadar.
İşte o zaman İngiliz siyaseti değişmiş, Rusya ile Osmanlı Devleti’ni paylaşmak üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ni hazırlayan süreç budur: Osmanlı Devleti yıkılacak, mirası paylaşılacak, hilafet yok edilecek... İngilizler 1. Dünya Harbi’nden sonra bu fırsatı ele geçirdiler ve Osmanlı Devleti’nin toprakları üzerindeki hukukunu tümden ortadan kaldırmayı bize de kabul ettirdiler. Şimdi yüz yıl önceki İngiliz siyasetinin hem de savaşılarak tartışıldığı bir dönemdeyiz.
Manzara çok değişmemiş...ABD aynı İngilizler gibi racon kesiyor ve yeni bir paylaşım için Rusya’yı devreye sokuyor. (Türkiye’de güçlü bir liderlik olmasa öyle yapar mıydı? Bu hususu ciddi şekilde değerlendirmek lâzım!) Avrupa (Birliği) ne Ukrayna konusunda, ne de Kırım’ın ilhakında Rusya’ya karşı bir varlık gösterebiliyor. İngiliz aklı, Avrupa Birliği’nde bulunmayı artık tahammül edilemez gördü. Bu aslında İngilizler karşısında 3. Alman yenilgisi. Birinci Dünya Harbi’nde kaybetiler, 2. Dünya Harbi’nde hezimete uğradlar. Şimdi savaşsız bir mağlubiyet sözkonusu. “Alman aklının bir halta yaramadığı görüldü” desek yeri var. Bu akıl, Türkiye’yi Avrupa’nın dışında tutma konusunda direnç göstermekle ne yapmış oldu?
İngiltere referandumunun böyle bir sonuç vereceği asla tahmin edilmemiş olmali ki, fukaraların B planı da yok!
Avrupa’nın bundan sonra toparlanmasını beklememek lâzım. Fransa’nın durumu malûm. Türkiye ile kıyaslanamayacak defoları olan Bulgaristan, Yunanistan gibi ülkeleri el çabukluğu ile Birliğe dahil eden AB’cilerin Türkiye’ye dayatmada bulunmalarının hiç bir makul açıklaması yok!
Avrupa Birliği’ne “biz de yokuz” demenin tam zamanı!
Adaletsiz, bencil, yetersiz, özenle içeride tutmaya çalıştığı İngiltere tarafından terk edildikten sonra önünü göremeyen bir teşkilat içinde bulunmanın hiç bir anlamı yok
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.