Dünya ve İnsanlık Çapında Tebliğ ve İrşad Tarikatı
İSLAM, Allah’tan insana kurtarıcı ve yüceltici bir haberdir. İlmi, imkanı olan Müslümanlar bu haberi, bütün insanlara ulaştırmakla yükümlüdür.
İslam bir müjdedir.
İslam bir uyarıdır.
İslam bir tesellidir.
İslam Yaratandan yaratıklara bir mektuptur.
Her insan bu mektubu bilmeli, okumalı, içindekilere vakıf olmalıdır.
Bilmeyenlerin, bilenler üzerinde hakları vardır. Bilenler vazifelerini yapmazlarsa suçlu olur, vebal altında kalır.
Dünyada kaç toplum varsa sorumlu Müslümanlar onların insanlarına, kendi dilleriyle İslam’ı bildirmekle, anlatmakla, tebliğ ve dâvet etmekle yükümlüdür.
Devrimizde, bir buçuk milyarlık İslam dünyası, İslam’ı insanlığa tebliğ etmeye yetecek maddî imkana ve servete sahiptir ama ilmi, kültürü, vicdanı, ahlakı, birliği yetersizdir.
İslam’a çağrı ve tebliğ hizmetleri, hitap edilen insanların kültürlerine, zihniyetlerine uygun olmalıdır.
Onlara kendi lisanlarının en güzel ve edebî metinleri ile hitap edilmelidir.
İslam alemi, dünyanın belli başlı yüzlerce lisanını çok iyi derecede bilen elemanlar yetiştirerek, yahut o kavimlere mensup kültürlü Müslümanları hizmet ettirecek güzel kitaplar ve risaleler hazırlamalı, bunların yekûn olarak milyarlarca adet basıp dağıtmalıdır.
Dünya çapında bir İRŞAD ve TEBLİĞ TARİKATI kurulmalıdır.
Bu tarikatın başında gerçek bir şeyh, bir mürşid-i kâmil bulunmalıdır.
Bu zat yüksek ilim, irfan, kültür, hikmet, zühd ü taqva sahibi olmalıdır.
İhlâs tacıyla taçlı bulunmalı, Kur’anî ve Nebevî ahlaka sahip olmalıdır.
Tarikatın dervişleri dünyanın bütün ülkelerinde ihlasla hizmet etmelidir.
Bu tarikatta, yapılacak hizmetler dolayasıyla zengin ve ünlü olmak yasak olmalıdır.
Bu tarikat Allah’ın izni ve yardımıyla büyük fütuhat yapmalıdır.
Bu tarikata din sömürücüleri, geri zekalılar, yarı mühtediler, arivistler, fâsık-ı mütecahirler, münafıklar, bozuk itikatlılar, kırıcılar dökücüler, kaba ve hoyratlar, hamlar, şarlatanlar, soytarılar, psikopatlar alınmamalıdır.
İslam alemi böyle yapabilir, böyle çalışabilirse yüz milyonlarca insanı kazanıp kurtarabilir.
Bu anlattıklarımın yapılabilmesi için İslam ittihadı, Ümmet birliği temel şarttır.
Ümmetin başında râşid, âdil, muttaqi, muhlis, muslih bir Halife bulunmalı ve mü’minler bu kâmil zata biat ve itaat etmelidir.
Bu Halifenin yüksek ahlaklı, alim, fazıl, müdebbir, bilge; vezirleri, danışmanları, yardımcıları olmalıdır.
Ehliyetli ve liyakatli üyelerden oluşan bir Hilafet Şurası olmalıdır.
Halife ve etrafındakiler Allah’ın yeryüzünde şâhitleri olmalıdır.
Onlar dünyaya sırt çevirmeli, bütün dünyevî hizmet ve vazifelerini mükemmel şekilde yapar oldukları halde âhirete dönük olmalıdır.
Onlar o kadar mütevazı olmalı, o kadar basit şeyler yemeli, basit evlerde oturmalıdırlar ki, hiçbir dünya meftunu âdi münafık onlara yaklaşmamalıdır.
Soruyorum: Bu anlattığım işler olursa, şartlar yerine getirilirse, İman Kur’an İslam hizmetleri mükemmel bir şekilde yapılırsa insanlığın büyük kısmı akın akın Hak dine gelmez mi
Bu hizmetleri yapanlar, onları destekleyenler muazzam ecirler kazanmazlar mı
AllahüTeala onlardan râzı olmaz mı
İslam dünyası sadece petrolden trilyonlarca dolar gelir elde ediyor ama böyle bir hizmet yapılamıyor.
İslam dünyasını kalkındıracak, çok vasıflı elemanlar yetiştirecek gerçek İslam mektepleri kurulamıyor.
Gerçek İslam mektebi ne demektir.. Bir bina yapıp kapısının üstüne İslam Mektebi yazmakla gerçek İslam mektebi açılmış olmaz.
İslam nasıl tek hak din ise, İslam mektebi de dünyanın bütün mektepleri içinde ilim, irfan, bilgi, kültür, ahlak, karakter, sanat bakamından birincisi olacaktır.
Dünyanın en büyük eğitimcileri Gerçek İslam Mektebi ile İngiltere’deki Eton Kolejinin her veçhesini derinden titizlikle inceleyecekler ve İslam Mektebi daha üstündür raporu vereceklerdir.
Gerçek İslam Mekteplerinden çağın Gazalî’leri, Salahaddin’leri, Şâmilleri, Emîr Abdülkadir’leri, İslam kahramanları yetişecektir.
Bu işleri yapacak para ve maddî imkan var ama kültür, birlik, hikmet, üstün akıllar ve fazilet yok. Ya Rabbi bu ne korkunç fakirliktir…