Üç tehlike
İNSANI istikametinden alıkoyan üç ciddi tehlike vardır. Bu tehlikelere karşı alınabilecek önlemleri çocukluk döneminde anne babanın yardımıyla öğreniriz. Ailede edindiğimiz bu bilgileri zırh gibi kuşanır ve yollara serilen mayın tarlalarından bir bir geçeriz. Aile ilkokul, anne baba ise ilk eğitmenlerimizdir.
Bizi istikametten alıkoyacak tehlikelerin ilki muhakeme zayıflığıdır, yani iradenin sağlıklı şekilde işleyememesidir. Oysa aile büyüklerimiz dünya ile ünsiyet kurduğumuz andan itibaren bizlere iyinin hakikatten bir cüz, kötünün ise yoksullaşma olduğunu öğretirler. Eğer irade eğitimini ailede edinememişsek olayları adalet ölçüsünde değerlendiremez, iyi ile kötü arasındaki sınırı koruyamayız. Güçlü bir iradeye sahip değilsek ahlaki bütünlüğümü koruma imkânına sahip olamayız. Tehlike ortaya çıktığında direncimi kaybeder ve istikrarlı bir duruş sergileyemeyiz. O yüzden çocuklarımıza okul çağına gelmeden önce irade eğitimi vermeli iyi ile kötüyü ayırt etmelerine yardımcı olmalıyız.
Günümüzde eğitim deyince sadece çocuklarımızı mesleki yönde destekleyecek kitabi bilgiler akla geliyor. Oysa eğitimin birinci hedefi çocukların davranış ve iradelerini eğitmektir. Zira vahiy çerçevesinde şekillenmiş bir irade kişinin yön pusulası olur tavrını hak ve adaletten yana almasını sağlar. Bu anlamda oruç etkin bir eğitmendir. Oruçlu kişi nefsinin isteklerine kendi iradesi ile hayır der, akıl irade ve davranışlarını bu yönde eğitir.
İnsanı istikametinden alıkoyan ikinci tehlike vicdanın duyarsızlaşmasıdır. Zira vicdan insanın fıtratına kodlanmış bir otokontrol mekanizmasıdır. Dışarıdan gelen tehlikenin boyutu ne olursa olsun vicdan tavrını haktan yana alır ve kişiye uyarı sinyalleri gönderir. Kişi vicdanını susturur ve nefsinin kölesi haline gelirse fıtratından yavaş yavaş uzaklaşmaya başlar. Vicdani körlüğe yakalanan kişinin görme duyma ve hissetme yeteneği zayıflar. Böyle durumlarda kontrol nefsin eline geçer. Oruç ölmüş vicdanlara hayat suyu olur ve insanların şefkat duygularını harekete geçirir. Şefkat insanlığın üst mertebelerindendir, Ramazan ayında müminler bu mertebeye ulaşabilmek için adeta yarışırlar. Katılaşmış kalpler oruçla yeniden hayat bulur ve müminler insanlıkta bir mertebe daha yükselirler.
İnsanı istikametinden alıkoyan üçüncü tehlike ise fertlerin zaaflarını tanımamalarıdır. Oya insan zaafların ne kadar tanırsa yaşamını o doğrultuda güzelleştirir. Dünya üzerinde bir emanetçi olduğunun farkına varır ve emeğini bilgi ve birikimlerini geçici olan dünya için değil ebedi olan ahiret için harcar. Zaaflarının farkına varan insan öfke, kin, nefret, kıskançlık ve rekabet gibi yıkıcı duygularını eğitir ve insanlık ülkesinde kendine bir yer edinir. İşte bu insan aklını, iradesini ve vaktini doğru kullanan insandır. Bu insan karşısına çıkan tehlikelerle başa edebilen güçlü ve akıllı insandır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.