Bayramlar ve mâtemler
MÜSLÜMANLARIN bayramları ve mâtemleri vardır.
Her yıl Ramazan ve Kurban bayramları…
Eskiden şehirler, ülkeler feth edilince, zaferler kazanılınca Müslümanlar haklı bayramlar yaparmış. İstanbulun, Rodos’un, Belgradın, Budin’in, Giritin ve daha nice yerlerin fethi.
Preveze deniz savaşı kazanılınca mü’minler bayram yapmıştı.
Tarihimizde böyle bayramlar çoktur.
Mimarlık, ilim, irfan, kültür, sanat bayramlarımız da vardı.
Süleymaniye camiinin inşaı… Şeyhülislam Ebussud Efendinin meşhur tefsirini yazıp bitirmesi… Karahisarî Mushafının yazılması… Büyük besteler… Her biri ayrı bir bayram…
Bayramların yanında bu Ümmetin matem günleri de olmuştur.
İnebahtı deniz savaşını kayb etmemiz…
1683’de Viyana önünde bozguna uğramamız.
1912 Balkan Harbinde Rumeliyi kayb etmemiz…
Birinci dünya savaşı sonunda Osmanlı devletinin yıkılması… Büyük acılar, büyük kayıplar…
1924’te Hilafetin ilga edilmesi ve son Halifenin yurt dışına kovulması; İslam dünyasının başsız kalması, perişan olması, bugünkü hale gelmesi.
Şeriatın kaldırılması. Ya Rabbi ne büyük mâtem!..
İslam kadın ve kızlarının açılıp saçılması.
Ulemadan İskilipli Âtıf efendinin asılarak şehid edilmesi…
Meşayih-i Nakşibendiyeden Erbilli Esad efendi hazretlerinin Menemende hastananede şehid edilmesi.
Zalim, canavar ve kanlı İstiklal Mahkemelerinin cinayetleri, zulümleri, idamları her biri ayrı bir matem konusudur.
Huruf-i islamiyenin yasaklanması, huruf-i lâdiniyeye geçilmesi…
Şapka devrimine karşı gelenlerin idam edilmesi…
İsviçre Medenî Kanununun tercüme yanlışları ile apar topar çevrilip Türk Medenî Kanunu yapılması…
Tek parti rejiminin o korkunç zulümleri baskıları.
On binden fazla camiin, mescidin, medresenin, tekkenin, taş mektebin, diğer vakıf binalarının yıkılması, satılması, kiraya verilmesi, harap edilmesi, bazısının ahır yapılması…
Tarihî İslam kabristanlarının yok edilmesi…
Tekin Alp takma ismiyle kitap yazan Kemalist Moiz Kohen’in Kahr Olsun Şeriat diye haykırması…
İslam medreselerinin kapatılması…
Zikrullah yapılan tekkelerin kapatılması…
Mukaddesatımızın ayaklar altına alınması…
Filistinin ve Kudüsün elden çıkması…
İslam dünyasının paramparça olup bölünmesi…
Müslümanların birbirini gırtlaklaması…
Suriyedeki feci hal…
Bangladeşte muhterem Müslüman şahsiyetlerin idam edilmesi…
Tacikistanda, on sekiz yaşından küçüklerin camilere sokulmaması…
Arabistanda Sahabelerin, Peygamber hanımlarının, sâlih ve velilerin kabirlerinin kubbelerinin yıkılması…
Bırakın İslam dünyasını, bütün insanlığı kurtarabilecek trilyonlarca petrodoların beyinsizce gasb israf ve çarçur edilmesi…
Ümmet-i Muhammed’in cahil bırakılması…
İslam dünyasında beyinsizliklerin ve azgınlıkların son derece artması ve yaygın hale gelmesi…
Bütün bunlar Müslümanların matemleridir.
Hangi Müslümanların
Gerçek Müslümanların… Şuurlu ve uyanık Müslümanların… Sâlih Müslümanların…. Vicdanlı ve firasetli Müslümanların…
Uyurgezer sözde Müslümanların değil…
Müslüman, büyük kötülüklere karşı buğz ve düşmanlık besleyen kimsedir.
Müslüman fısk u fücurdan, kebairin açıkta açıkça küstahça işlenmesinden asla razı ve hoşnut olmaz.
Müslüman dinî bayramları kutlar ama mâtemleri de unutmaz, görmezlikten gelmez.
Zamanımızda neş’eli bayramlar yoktur artık. Ramazan bayramı, Kurban bayramı… Eyvallah ama hüzünlü bayramlar.
Madalyonun bir tarafında bayram, öbür tarafında mâtem var.
Allah için mâtem tutanlara ne mutlu.
Şirke, küfre, nifaka, azgınlığa buğz ve düşmanlık edenlere bin aferin.
Ümmet-i Muhammedin (Salat ve selam olsun ona) haline acıyıp ağlayanların üzüntüleri ve kahırları ihlasa mukarin ise hezar ahsente onlara.
Ah bayramlar!.. Ah mâtemler!..
15.07.2016