Kur’an şifadır (2)
Vicdan insanın fıtratına kodlanmış bir çekirdektir. Bu çekirdek çocukluk çağında aile ve çevrenin desteği ile filizlenir ve yeşermeye başlar. Çocuğun vicdanı ailede gelişme fırsatı bulamamışsa, zayıflamaya ve gücünü kaybetmeye başlar. İslam cılızlaşan vicdanlara hayat suyu olur ve insanı yeniden hayata taşır.
İslam’ın haram kıldığı fiiller insanın fıtratıyla uyumlu değildir. O yüzden yapılan hatalar kişinin vicdanında rahatsızlık uyandırır. Böyle durumlarda içsel çatışma kaçınılmaz olur. Rabbimiz vicdanı ile nefsi arasında kalan kişiye tövbe kapılarını sonuna kadar açar. “De ki Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar, çünkü o çok bağışlayan ve çok merhamet edendir” (Zümer 53)
İslam ferdin ruh ve beden sağlığının korunması için somut adımlar atar. Öncelikle kişinin helal haram ölçeğini dikkate almasını ister. Yaşamını helal çerçevesinde sürdüren kişi Kur’an’dan uzaklaşmaz, tefekkür ve zikirle Allaha yakınlaşır. Dua ise kişinin iç dünyasında yaşadığı korku ve yalnızlığı ortadan kaldırır. Zira duada kişi Allah’ın huzurunda olduğunun farkına varır ve kendini güvende hisseder.
“Onlar iman eden ve Allah’ı zikretmekle gönülleri huzur bulan kimselerdir. İyi bilin ki ancak Allah’ı zikretmekle gönüller huzur bulur” (Rad, 28)
Kişiyi hayata bağlayan bir şeyin kaybı, kaygı ve depresyon nedeni olabiliyor. Bu bir kişi de olabilir, bir nesne de olabilir… Her kayıp meşakkatli bir yolculuktur kişi bu süreçte bazı güçlükler yaşar. Mesela sağlığını kaybeden bir kişi yeni durumun getirdiği güçlükler karşısında direncini yitirir ve kaygı bozukluğu yaşayabilir. Mümin için ise hastalık bir nasihatçi mahiyetindedir. Onun dünyasında hastalıklar tevekkülle hayra çevrilir ve kişi bunun ahret yurdu için bir kazanç olduğunun farkına varır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.