Gerçek Asırlık Çınar: Halil İnalcık
Büyük şahsiyetler için “asırlık çınar” tâbiri sık kullanılır. Yaşı yetmişi-sekseni geçen nice şahsiyet için böyle denilegelmiştir. Halil İnalcık, gerçek bir “asırlık çınar”dı: 1916’da doğdu, yüz yaşında vefat etti...
Tarih ilmine hizmeti hafızalardan silinmeyecek büyük bir ilim adamını kaybettik, Allah rahmet etsin. Asırlık çınar, yaşadığı asrı eserleriyle doldurdu. Osmanlı tarihi ile ilgili Türkçe ve İngilizce yazdığı kitaplar, ele aldığı dönemin temel eserleri arasında yer aldı. Cumhuriyet’in ilk döneminde alan olarak Osmanlı tarihini seçmek ve bu seçimin hakkını vermek, hayli müşkil bir işti. Cumhuriyet ideolojisi Osmanlı karşıtlığını zihinlere işlerken, ilim adamı titizliği ile çalışmak, sonuçları zamanın tesirlerine maruz kalmadan ifade etmek kolay değildi. Osmanlı tarihi karalamaları Cumhuriyet’in kurucu liderinden aşağılara doğru yayılırken, onun ortaya koyduğu eserler, bir anlamda Osmanı tarihine itibarını iade etti. Erken yaşlarda, Fatih Devri Üzerine Tetkikler isimli kitabını okumuş ve tarihimizin bu döneminin çok yönlü olarak ele alınışının nasıl olabileceğini görmüştüm. Sonra çeşitli vesilelerle Halil İnalcık’ın Osmanlı tarihi ile ilgili bir hayli eserini okudum. İÜ İktisat Fakültesi Mecmuası’nın ellili yıllarda yayınlanan sayılarını biraz da onun makaleleri için sahaflardan topladım. Siyasî tarihle yetinmeyen Halil İnalcık, iktisat tarihinden kültür tarihine kadar çok geniş bir alanda kalem oynattı. Tarihle öylesine haşır neşirdi ki, yaşarken tarih olmuştu! Tarihçilikte Fuat Köprülü, Ömer Lütfi Barkan zincirinin üçüncü halkası Halil İnalcık’tı. 1970’li yıllarda Tarih ve Topum-Toplum Yapımızın Tarihi Oluşumu kitabını hazırlarken, onun yazıları ve kitapları vazgeçilmezimdi. Onda ilim adamı titizliği yanında, seçtiği sahaya duyduğu ilgiyi besleyen bir millî tavır da hissedilirdi. İyi ki tarihte kaldı, ilimde kaldı; siyasetin ve aktüelin iğvasına kapılmadı. O bir Kırımlı... Ailesi, son yüzyılda ülkemize hicret eden, Türkiye’nin Türk terkibini yapan unsurlardandı. Türkiye’nin kültürel hayatını yakından takip eden Türkiye Yazarlar Birliği, 1994’te Halil Hoca’yı Osmanlı tarihi çalışmalarından ötürü yılın kültür adamı seçti.
Türkiye Yazarlar Birliği’nin 25. yıl kutlamaları meyanında “Halil İnalcık’la 85 yıl: Türkiye’de tarih ve düşünce” programı (19.4.2003) ilim, yayın ve edebiyat dünyasından geniş katılımla yapıldı. Nazif Öztürk’ün başkanlığı döneminde icra edilen programa katılan konuşmacıların hatırımda kalanları şunlar: Stanford Shaw, Şerif Mardin, Taha Akyol, Yusuf Halaçoğlu, Özer Ergenç, A. Yaşar Ocak, Bülent Arı, Selim Aslantaş... Bu toplantı vesilesiyle Halil Hoca’ya “Şeyhülmüverrihin/ tarihçilerin şeyhi beratı” takdim edildi. Halil İnalcık’ın toplantının başlangıcında yaptığı duygulu ve müessir konuşmadan hatırımda kalan, kendinden bahsederken hep mütevazı olan Hoca’nın, tarih üzerindeki çalışmalarının önemini kabul etmekle beraber, kendi şahsî tarihî hususunda aynı başarıyı gösteremediği nüktesini yapması. Dünya çapındaki tarihçimizin doğum tarihi ihtilaflıydı ve bilginimiz Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihini tespit etme konusundaki başarısını kendi doğum tarihini açıklığa kavuşturma konusunda gösterememişti!
Aynı yıl, ilk Tarihî Roman ve Romanda Tarih Bilgi Şöleni’ni Topkapı Sarayı’nda icra ederken, açılış konferansı ona tahsis edilmişti. Halil İnalcık şehir tarihi konusunda ülkemizin önde gelen isimlerinden biriydi. TYB ilk defa Miletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi tertip ettiğinde (2011) şeref misafiri oydu. “Üç Osmanlı Payitahtı: Edirne, Bursa ve İstanbul” onun kongreyi açış bildirisi idi. Onun imzasını taşıyan kitaplara ve makalelere bakarak şunu söyleyebiliriz: Kitap yazmadı, kütüphane yazdı!
Eserleriyle, yani kitaplarıyla ve yetiştirdiği tarihçilerle yaşamaya devam edecek...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.