Elmanın içindeki kurt
Toplum olarak zor günlerden geçmekteyiz. Çok sayıda insanımızı kaybettik, yasımızı tutma fırsatı dahi bulamadık. Ölüm, şiddet ve tehdit kokan saldırıların geride bıraktığı tortular zihinlerimizde hâlâ canlı. Elmanın içindeki kurt misali –düşman içimize sızıp burada kendine nasıl alan açtı– diye düşünüyor ve adımlarımızı daha dikkatli atmamız gerektiğini fark ediyoruz. Dışarıda marjinal gruplar sevinç naraları atadursun, elmayı delip sinsice ilerlemeye çalışan düşmana karşı hepimiz koşullanmış durumdayız. Yönetimi ele geçirmeye yeltenen güruhların güçlerini dışarıdan aldıkları konusunda hemen herkes ortak fikre sahip fakat bu kurt bu elmaya nasıl girdi de burada kendine yer bulabildi diye sormadan edemiyoruz.
Toplumun bütün kurum ve kuruluşlarında yapılanan bir örgütün dini kullanması ise içimizi acıtan bir durumdur. Zira İslam ilke ve yöntemleri ile toplumların huzurunu sağlayan hak bir dindir. Fakat ne acıdır ki, bugün Batı toplumlarında İslam ve terör yan yana kullanılmakta ve Müslümanlar şiddet yanlısı olarak lanse edilmektedir.
İslam coğrafyalarını işgal eden, parçalayan sömüren, insanları topluca katleden, Guantanamo, Bagram ve Ebu Garip hapishanelerinde akla hayale gelmeyecek işkencelere tabi tutan bu odaklar kendilerini demokrasi havarisi olarak gösterirken İslam’ı şiddetle özdeşleştiriyorlar.
Anlaşılıyor ki küresel eşkıyalar bizim topraklarımızda bizim evlatlarımızı kullanarak şiddet yanlısı örgütler üretecek ve bu örgütler aracılığıyla hedeflerine ulaşmaya çalışacaklar.
Arka tarafta işgal ve katliamlarına devam ederken, vitrinin ön tarafında, demokrasi ve özgürlük çığırtkanlığı yapmaya devam edecekler.Toplumları birbirlerine düşürüp kendilerini arabulucu olarak gösterecekler…Peki bizler ne yapacağız
ABD-İsrail-Siyonizm’in hedefi haline gelen İslam toplumları ümmet ekseninde yeniden birleşmek ve tek ses olmak zorundalar. Aksi takdirde düşmanın işini kolaylaştırmış oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.