İyisiyle kötüsüyle
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı mitingine katılacak olması iyi bir haberdir. İsabet olmuştur ve 7 Ağustos’tan sonrası için de bir başlangıç umudu içermektedir. Kılıçdaroğlu, kendisinin ve partisinin geleneksel tarzının dışına çıkarak ve 15 Temmuz’u toplumun önemsediği gibi önemsediğini göstererek siyasi imkan da kazanmıştır. Yaşadığımız günlerin iyi işlerinden biri CHP ve MHP liderlerinin o mitingde konuşacak olmasıdır.
Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi konusunda bir-iki ciddi örnek hariç dünyadan - ABD ve Avrupa’dan- destek görememesi, sempati bulamaması bizim için tatsız, ama Batı demokrasisi için de kötü bir sicildir. Esasen cümlenin doğrusu, “Türkiye’nin destek bulamaması değil, Batı’nın destek vermemesi”dir. Bugün canımızı yakmış olmakla birlikte yarın her platformda önlerine koyacağımız bir yanlış örnek olacaktır. Avrupa ile ortak gündemimiz olan IŞİD’le ve küresel terörle mücadelede işbirliğinden kaçınmak nasıl düşünülemezse; ondan daha önemli olan bir konuda sempati dahi göstermemek o kadar düşünülemez. Meselenin büyüklüğü böyle kaydedilmelidir. Avrupa ve ABD’nin tavrı kelimenin tam anlamıyla kötü olmuştur…
Bununla birlikte Türkiye’nin sabırla muhataplarına bu gerçeği hatırlatması ve destek arama çabasından vazgeçmemesi iyidir. Kompleks yapmadan, özgüvenini kaybetmeden, üslubu koruyarak sürekli olarak bu hatırlatmanın yapılması şık bir tavır olarak kayda geçmelidir.
Hükümet yetkililerinin, 15 Temmuz soruşturmalarında kurunun yanında yaşın yanmayacağına dair beyanatları da iyidir. Darbe ve benzeri devasa, sansasyonel davalar konusunda pek çok iyi/kötü tecrübesi olan bir ülkeye yaraşan da budur. Davaların nasıl toplum desteği aldığını, nasıl kaybettiğini Ergenekon’dan, Balyoz’dan biliyoruz. Bu bilgilerimiz şimdiden sonrasına ışık tutmalıdır.
Devletin FETÖ’yü temizleme, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “kazıma” çabası kesinlikle doğru ve geciktirilmesi imkansız bir ihtiyaçtır. Böyle bir girişime maruz kalan sistemin yapması gereken başka bir şey değildir. Buna mukabil, bu toz duman içinde kendi şahsi hesabını FETÖ davaları kızağına bindirip adam eksiltmek isteyenlerin, haysiyet cellatlığına girişenlerin girişimleri kaygı vericidir. Böyle zamanların tabiatını bilenler için hesap görme girişimleri beklenmedik değildir ama telafisi zor hasarlar açabileceği için acılı olabilir. Kurunun yanında yaş yanması istenmediğine göre azami dikkat zaruridir. Bu aynı zamanda, dünyadan sempati bulmakta zorlandığımız bir ortamda kimsenin eline malzeme vermemek için de gösterilmesi gereken bir özendir.
Hiç şüphesiz en iyi olan şey toplumun darbeyi püskürtmesi ve demokrasinin yeni teminatı olmasıdır.
15 Temmuz bir referandumdur ve sokaktan yükselen tercih, Yeni Türkiye’nin kuruluş arzusudur. Hayatları pahasına sokaklara çıkan insanların talebi daha iyi ve daha demokratik ülkedir.
Bu iyiliği gelecek için sermaye yapmamak yazık olur. Her türlü masum görünümü kullanacak kadar kötülükte profesyonelleşmiş bir terör örgütünü kendi içinden atmasını başaran topluma verilecek en büyük ödülün herkesin kendisini iyi hissettiği bir demokrasi olduğunu akıldan çıkarmayalım.
27 Mayıs darbesinden 15 Temmuz girişimine kadar yaşadıklarımız ne kadar büyük bir tecrübe ise, yeniden yapılanmamız da o hacimde kaliteli olmayı hak etmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.