Manmohan Singh’in Sarığı
Medyada Hindistan Başbakanı Manmohan Singh’in fotoğraflarını gördüm. Başında bir sarık vardı kocaman. Çeketi boyuna kadar düğmeli, kravat takmıyor. Yaşlı, fakat ince ve dinç bir kişi, göbek möbek yok. Perhizkâr yaşadığı belli.
Bundan yıllarca önce bu zatın, Başbakan olur olmaz, Almanya’dan getirtilmiş modern, lüks, zırhlı, pahalı BMW otomobillerini servisten kaldırıp, Hint üretimi eski arabalara bindiği haberini okumuştum.
Din olarak Sih dinine mensup olduğu anlaşılıyor. Onlarda başa sarık takmak mecburîdir.
Eskiden Pakistan devlet büyükleri de millî kıyafetle dolaşırlardı. Son yıllarda onlarda taklitçilik ve Batılılaşma görülüyor. Düttürü Avrupa elbiseleri, en pahalısından gömlekler, kravatlar...
Çocukluğumda ve gençliğimde başta Mısır olmak üzere Arap ülkelerinde politikacılar, gazeteciler, önemli kişiler başlarına fes geçirirdi. O da bitti. Şimdi hepsi bir dirhem iki çekirdek Batılı.
Millî kıyafet Arabistan’da, Fas’ta kaldı. Biraz da Malezya ve Endonezya’da. Bazı Afrika ülkelerinin Müslüman ileri gelenleri de yerli kıyafet giyiyor.
Sultan Mahmud devlet ricaline pantolon ve ceket giydirmişti ama Osmanlılığı göstermesi için başa fes taktırmıştı. İstanbulinimiz de vardı. Devlet-i aliyyenin gayr-i müslim memurları, avukatlar, doktorlar da fes giyerdi. Hıristiyan bir Osmanlı bürokratı kesinlikle şapka giyemezdi.
1923’te sulh andlaşması için Lausanne’a giden Türk heyeti Avrupalılar için şapkalı, Türkiye için fesli veya kalpaklı resimler çektirtmişti.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Emniyet Genel Müdürü olan Selahaddin Ertürk, 1924’te İstanbul’daki bazı ilerici ve dinsiz Türklerin başlarına şapka geçirmeye başladığını, polisin bunları yakalayıp sorguya çektiğini ve durumu Ankara’ya bildirdiğini yazar. Ankara’dan cevap gelmiş, ilişmeyin, biz bu meseleyi kökünden halledeceğiz...
Şapka kanunu çıkınca ülkenin çeşitli yerlerinde isyanlar çıkmış, Müslümanlar biz gavur serpuşunu başımıza geçirmeyiz demişler. İstiklâl Mahkemeleri kurulmuş, geniş çapta tutuklamalar yapılmış, bazı “suçlular” asılmış, bazısı zindanlarda inletilmiş.
Şapka yüzünden asılanlardan biri büyük din âlimi dersiamdan İskilipli Atıf Efendidir. Şapka Kanunu çıkmadan önce Frenk Mukallitliği unvanlı bir kitap yazmış olduğu için idam edilmiş. Mezarı bile belli değil.
Çetin Altan birkaç kere yazdı: Dedesi İstiklâl Mahkemesi hakimi imiş. Erzincan’da, şapka kanununa muhalefet eden bir İslâm hanımını astırmış. Bu şehîde hanımın ismini bilen var mı?
Osmanlı ve Cumhuriyet devrinde avukatlık yapan Rum vatandaşlarımızdan Yorğaki Effiminadis bey Tehlike Çanları adlı kitabında yazar: Şapka giydiği iftirasıyla meslekten atılmış, halbuki giymemiş, hep fesli imiş...
Ne garip tecelli... Biz Batılılaşmak, uygarlaşmak için şapka inkılabı yaptık ama artık Batı dünyası, çok nadir istisnalar dışında artık şapka giymiyor.
Cascavlak, başı kabak ortada kaldık.
20 Kısa Not
1. Pakistan ABDsavaşı başladı. Bazı savaşlar böyle gayr-i resmî yavaş yavaş başlar. İşin sonu nereye varır? Bu hususta kesin konuşulamaz. Böyle giderse 3’üncü dünya savaşı çıkacaktır. Ondan sonra kaos.
2. Vaktiyle 1929’da patlak vermiş olan büyük iktisat-finans krizinin bir benzeri ABD’yi çökertir. Böyle bir kriz Türkiye’yi ne kadar vurur?
3. Türkiye Müslümanları, bilhassa İslâmcı kesim ve Siyasal İslâm, kendi evlerinin içinde esaslı bir temizlik yapabilirler mi? Yapamazlarsa ileride başları çok ağrıyacaktır. Üstelik, kendi hatâları ve kirli işleri yüzünden İslâm’a zarar verecekler, gölge düşüreceklerdir.
4. ABD,Irak savaşını kaybetmiştir. Afganistan’ı da kaybedecektir. Somali’yi de. Hepsini hepsini...
5. Kafkasya durulmayacaktır. Dünyaya yayılacak büyük savaşın oradan başlama ihtimali vardır.
6. Boğaziçi Üniversitesi’nde başörtüsüne göz yumuluyordu. Yeni rektör bu konuda yasak getirdi. Bendeniz buna hayret etmedim. Edenlere şaşmak gerek.
7. İslâmî kesimde binden fazla yayınevi varmış. Birçok eserin on ayrı edisyonu yapılıyormuş. Piyasada yüzlerce Yâsin cüzü satılıyormuş. Güllü Yâsin, Sümbüllü Yâsin, Kızlar için Yâsin, Hanımlar için Yâsin... ilâ ahirihi...
8. Abdullah Öcalan maşaallah İmralı adasından birçok işleri ve faaliyetleri idare ediyor, beyanlarda bulunuyor, taktikler veriyor.
9. Bu kış milyonlarca aile doğalgaz ile ısınacak mı? Hayır ısınmayacak, yanacak!..
10. Müslümanlar zekâtlarını doğru dürüst ve yerli yerinde veriyor mu? Verselerdi bu memlekette hiçbir fakir sürünmez, böyle korkunç ve yaygın sefalet olmazdı. Zekâtlar Kur’ân’a ve Sünnete göre öncelikle fakirlere ve miskinlere verilir...
11. Çok ünlü emekli bir İlâhiyat profesörü kitap yazmış, “Kur’ân, Yahudi ve Hıristiyanları İslâm’a çağırmıyor” demiş... Diyalog ilerliyor...
12. Müslümanlardan topladıkları zekât paralarıyla bir zatın reklamını yapıyorlar, Fıkıhta bunun yeri var mı?
13. Acaba, ülkeyi temellerinden sarsan, milleti ayağa kaldıran Ergenekon meselesi kapalı kapılar ardında tatlıya bağlanacak, bir uzlaşmaya mı gidilecektir?
14. İstanbul’da tüketilen etlerin yarısı evcil domuz, yaban domuzu, at ve eşek etiymiş. Piyasada kilosu 5 liraya sucuk var. Normal et ile bu kadar ucuza sucuk üretmek mümkün müdür? Ormanlarda vurulan bunca yaban domuzu nereye gidiyor?
15. Emniyet teşkilâtını tenzih ederek yazıyorum: Karı satan şu birkaç polis meselesi hangi safhadadır?
16. Daha önce birkaç kere yazmıştım. Siyonistler ve Evangelistler Türkiye için uygun ve ehlî bir Halife adayı bulmuşlar. Fırsat ve imkân bulunca onu başa geçireceklermiş. Başa ve maşa...
17. İmam-Hatip okullarında hahamlar ve papazlar derslere girecek ve öğrencilere kendi dinlerini anlatacaklarmış. Doğrusu büyük şenlik olur. Haham efendi, -hâşâ- Peygamberimizin gerçek peygamber olmadığını, papaz efendi teslis inancının üstünlüğünü anlatır ve böylece göz yaşartıcı bir diyalog ve hoşgörü havası meydana gelir. Büyük Ortadoğu Projesi...
18. Bale sanatına yatırım yapılacakmış, kültür bütçesine bu faaliyetler için büyük ödenek konulmuş, yüzlerce yeni bale elemanı alınacakmış. Eee, medenî olmak kolay değil. Ötesini berisini açmak gerek.
19. Arakan Müslümanlarına çok zulüm ediliyormuş. Arakan Müslümanları büyük baskı altındaymış... Kendinizi imtihan edin: Arakan Müslümanları hangi ülkededir? Niçin zulme uğruyorlar?
20. Bundan önceki yıllarda onlarca defa dolandırılan, aldatılan, yolunan saf bir Müslüman hayretler içinde kendi kendine soruyor: Kaç hafta geçti, hâlâ yeniden dolandırılmadım. Ne oldu acaba? Bu gecikme neden?..