Türkiye’yi istikrarsızlaştırma koalisyonu
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Artvin Şavşat’ta uğradığı saldırı kaygı verici ve üzücüdür. Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun diyoruz. Saldırıda şehit olan askere de Allah’tan rahmet diliyoruz. Saldırının ifade ettiği anlam büyük ve derindir. Böyle olduğu için de Türkiye’nin acilen bu ve benzeri kaygı verici tatsız sahnelerden kurtulmasını sağlamamız gerekiyor.
Bununla birlikte CHP liderinin olay sonrası sükuneti, verdiği mesajların kalitesi takdire şayandır. Ortalığı velveleye vermeden, sakin ve sorumlu bir üslupla yatıştırıcı konuşma yapması altı çizilecek örnek bir tavırdır.
Bununla birlikte İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın bu tavrı farkedip takdir etmesi de o sıkıntılı anlarda yaşanan güzel bir sahnedir. Bakan, Kılıçdaroğlu’nun sakin tavrını, olayı küçültmek için fırsat bilmedi. Aksine, ”Ana muhalefet liderinin konvoyunda yaşanan çatışma çok önemlidir ve hepimize yapılmıştır” diyerek başka bir sorumluluk örneği sergiledi. Müteakiben, başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanile Başbakan Binali Yıldırım ve iktidar sözcülerinin olaya karşı tavrı da aynı değerdedir.
Geçmiş olsun derken, birbirini tamamlayan bu tavırları da tebrik ediyoruz. Kısa sürede olayın bütün yönlerinin aydınlatılması ve sorumlularının yakalanmasını umuyoruz.
SIKINTI EKSİK OLMASIN TERÖRÜ
Tablo gösteriyor ki, Türkiye’nin düşmanları -ki hiçbirisi sır değil- ülkenin başından sıkıntıyı eksik etmemeye kararlıdır. Terör ve terör yoluyla istikrarsızlaştırma yönteminin en sert yollarla uygulanması bunu zaten gösteriyordu. Her yolu deneyeceklerini, darbe girişiminde alenen görmüştük. Hemen ardından da periyodik PKK terörü başladı. Periyodik olduğu için ve PKK saldırılarının uzun bir geçmişi olduğu için olağan görünebilir ama hepimiz biliyoruz ki yeni eylem trafiğinin siyasal anlamı kesinlikle olağan değildir. IŞİD’in tamamen sivilleri hedef alan Gaziantep katliamı gibi… O da fazlasıyla sıradışı bir canlı bomba eylemiydi. Şimdi ise ana muhalefet liderini hedef alan daha önce benzeri yaşanmamış bir saldırıyla karşı karşıyayız. Sadece kısa süreli eylemleri paranteze aldığımızda bile karşımızda Türkiye’ye rahat, huzur vermeme koalisyonunun iskeletini görürüz. Birbirleriyle düşman olan örgütlerin birbirlerinin eylemlerinden çıkar sağladığı, hassasiyeti yüksek bir dönemden geçiyoruz. PKK, IŞİD ve FETÖ’nün aynı anda ve ayrı cephelerden saldırıyor olması sadece güvenlik birimleri üzerine değil demokrasimize de ağır bir yük bindiriyor.
EVET, BİRLİK VE BERABERLİĞE SALDIRI
Kulaklara sıradan ve fazla alışılmış gelebilir ama “Bu, birliğimize yapılmış bir saldırıdır” cümlesi tam da dün Kılıçdaroğlu’nu hedef alan girişimi anlatıyor. Bu gibi durumların en doğru analizi kesinlikle bu cümledir.
Birliğe yapılan saldırı demek aynı zamanda demokrasiye ve hukuk sistemimize yapılan saldırıyı ifade ediyor. Endişe uyandırmak, soğukkanlılığı kaybettirmek, hukuktan tavize zorlamak, insanları sokağa çıkamaz hale getirmek ve en nihayet topyekün kaosa yol açmak. Türkiye’nin 15 Temmuz’u da içine alan süreçte ve bugün yaşamakta olduğu terörün böylesine yüksek bir karmaşa seviyesini amaçladığını gösteriyor.
Şu halde, meselenin tekrar tekrar siyaset üstü olduğu gerçeğini ıskalamadan, terör arttıkça daha soğukkanlı davranma prensibinden şaşmamak gerekiyor. Daha çok uzlaşma, daha yaygın birlik ve beraberlik fotoğrafı ve her durumda daha yaygın demokrasi üretmek hedeflenen kargaşayla en etkili mücadele yöntemi olacaktır.
Madem ülkeyi istikrarsızlaştırma koalisyonuyla karşı karşıyayız o zaman karşılarına aynı yolla çıkmak zaruridir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.