Vesayet Rejimi Çatırdıyor
GERÇEK İslam’ın yerini hiçbir şey tutmaz…
Şöyle tartışmalar yapılıyor: Radikal İslam, ılımlı ve light İslam ile önlenebilir mi
Bazıları önlenebilir, bazıları önlenemez diyor… Birileri ister radikal olsun, ister ılımlı, İslam ancak laiklikle durdurulabilir tezini savunuyor.
Onların laiklikten anladıkları nedir.. Din ve devletin ayrılması mı... Hayır!... Onların laiklik anlayışı şudur:
Müslümanlara çok az din hürriyeti verilecek.
Müslümanlara, dinlerine uygun bir hayat sürme imkanı ve hürriyeti verilmeyecek.
Ayasofya müze…
Türkçe ezan, Türkçe namaz.
Vaktiyle şapka devrimini protesto edenleri asmışlardı.
İslam ahlakının yerine hedonist pagan (putperest) azgınlık ahlakı getirilecek.
Müslüman halk alabildiğine seküler hale getirilecek, dinden kopartılacak.
İslamın içi boşaltılacak.
Müslümanlar musalla Müslümanı yapılacak.
Yeni nesillere din eğitimi verilmeyecek.
Sünnî çoğunluk ikinci sınıf vatandaş olacak, ülkeyi laik egemen efendi azınlık yönetecek.
Bunları evrensel insan haklarına bağlı olan ve saygı gösteren demokratik bir rejimde yapabilirler mi.. Yapamazlar.
Fazilet temelleri üzerine kurulu bir Cumhuriyette yapabilirler mi.. Yapamazlar.
Laikliği Türkiyeye nasıl empoze edebilirler.. Vesayetçi ve ideolojik bir egemen azınlık Cumhuriyetinde.
Hitlerin Rosenberg adında bir ideoloğu vardı. Bizim laiklerin ideoloğu da Moiz Kohen Tekin Alp’tir.
Hani kitaplarından birine “Kahr Olsun Şeriat!” başlıklı bir bölüm koyan menfur ve menhus adam.
Laikçilerin ne çok yalanı var…
Laiklik olmazsa, demokrasi olmazmış… Kocaman yalan. İngilterede laiklik yok, demokrasi var.
Laiklik olmazsa Cumhuriyet olmazmış… Bu da yalan, İran’da İslam Cumhuriyeti var.
Tam bir din hürriyetinin olmadığı yerde demokrasi de yoktur.
Tam, geniş, gerçek bir din hürriyeti demokrasinin olmazsa olmaz şartıdır.
Hahambaşı Hayim Nahum’un Türkiye için hazırladığı doktrin biz Müslümanları bağlamaz.
Türkiye Müslümanları Lozan’ın gizli protokollerini asla kabul etmeyeceklerdir.
Türkiyedeki laik(çi)lik gerçek Cumhuriyete ve gerçek demokrasiye uygun değildir.
Yirminci asırda, “Yirmi birinci yüzyıl bir din çağı olacaktır, yahut olmayacaktır” denilmişti.
Müslüman halkını idamlarla, zindanlarla, zalim İstiklal Mahkemeleriyle, faşist tek parti baskılarıyla, devlet terörüyle dinden uzaklaştırabildiler mi
İslam Türkiye’de ayrık otu gibidir. Eradikasyonu mümkün değildir.
Kur’ana, Sünnete, Cemaate, Şeriata dayanan kurtarıcı İslam’ı kaldıramayacaklar.
(İkinci yazı)
Laikçi vesayet sistemi çatırdıyor
Terör ve Müstehcen Yayınlar Tırmanıyor
TERÖR hızla tırmanıyor… Korkunç patlamalar… Her gün yeni şehitler… Yaralılar… Dehşet dorukta.
Terör tırmanırken, şehitlerin kanları yerlere saçılırken, feryatlar, gözyaşları artarken müstehcen yayınlar da tırmanıyor…
Bazı çağdaş gazeteler tahrik edici çıplak karı resimleriyle ve kudurtucu seks yazılarıyla dolu.
Bir yandan terör tırmanıyor, şehit cenazeleri kaldırılıyor; öbür yandan alabildiğine şehvet ve seks, alabildiğine ahlaksızlık, edepsizlik rezillik…
Müstehcen yayınların tahrik ettiği birtakım kimseler kadın ve kızları tâciz ediyor, tecavüz vak’aları artıyor.
Böylesine azgın müstehcen yayınlar M. Kemal ve İsmet Paşalar devrinde bile yapılmıyordu.
Müstehcen yayınlar yüzünden kız ve erkek çocuklar, eskisine göre iki sene önce buluğa eriyor.
Müslüman çoğunluk, İslamın kötülediği müstehcen yayınları protesto etmiyor.
İslamî sivil toplum kuruluşları bu konuda siyasî iktidarı uyarmıyor ve harekete geçmesi için baskı yapmıyor.
O biçim gazetelerde şehit ve şehvet haberleri ve resimleri yan yana.
Paganistler İslam’a meydan okuyor.
Onlar iffet, haya, namus, şeref değerlerini inkar ediyor.
Onlar Sodom ve Gomore…
Kendilerini ve ülkeyi azaba ve felakete sürülüyorlar.
02.09.2016