İbrahim Ethem Hazretleri, Basra’ya geldiğinde insanlar kendisine şöyle bir soru sordular:

Ey İbrahim! musibetlerden bir türlü kurtulamıyoruz bu konuda dua ediyoruz ama kabul olmuyor. Acaba neden duamız kabul olmaz

İbrahim Ethem, ölmüş kalplerin duası kabul olmaz der ve kalbi öldüren günahları şöyle ifade eder:

1- Allah’ı tanıdığınızı söylüyorsunuz, ama emirlerini tanımıyorsunuz.

2- Kur’an-ı Kerim-i okuyorsunuz, ama muhtevasıyla amel etmiyorsunuz.

3- Hz. Peygamberi sevdiğinizi söylüyorsunuz, ama sünnetini sevdiğinizi göstermiyorsunuz.

4- Şeytanın düşmanınız olduğunu söylüyorsunuz, ama onunla dostluktan asla geri kalmıyorsunuz.

5- Cenneti sevdiğinizi söylüyorsunuz, ama ona layık bir amel işlemiyorsunuz.

6- Cehennemden korktuğunuzu iddia ediyorsunuz, ama ona götürecek fiillerden geri kalmıyorsunuz.

7- Ölüm haktır diyorsunuz, lakin hak olan ölüme hiç hazırlık yapmıyorsunuz.

8- Din kardeşinizin ayıbı ile uğraşıyor, kendi ayıbınızı hiç görmüyorsunuz.

9- Allah’ın lütfettiği nimetleri bolca tüketiyor, ama hiç şükretmiyorsunuz.

10- Ölülerinizi gömüyorsunuz, bir gün sizinde gömüleceğinizi düşünmüyorsunuz.

Çağlar kapanır çağlar açılır, insanların kullandıkları araçlar, beğenileri, yaşam tarzları, hedef ve beklentileri değişir fakat hiç değişmeyen rutinler vardır ve bunlar hep devam eder. İnsanın fıtratında mevcut olan kin, nefret, baskı, şiddet ve dünyevileşme her çağda ortaya çıkabilen kalıcı hastalıklardır. Bu hastalıklara tutulan insanlar uzağımızda değil çoğu zaman yakınımızda yer alırlar. Ebu Cehiller ve Fravunlar geçmişte de vardı bugün de var. Ama kötülerin karşısında az da olsa iyiler hep varolagelmiştir. Mesela çağın kirlerinden Allahın rahmetine sığınan ashabı kehfin yolunu takip edenler geçmişte de vardı bu çağda da var. Kavmin zulmünden Nuhun gemisine sığınan Salih insanlar o gün de vardı bu gün de var. İyilerin görevi sadece doğruyu yaşamak değildir, aynı zamanda haktan ayrılanı hidayete çağırmaktır.

Eğer bugün dualarımız neden kabul olmuyor, ruhlarımız neden sukunete ermiyor, ibadetlerimizden neden haz alamıyoruz diye soruyorsak, nasıl yaşadığımızı ve sorumluluklarımıza ne kadar sadık kalabildiğimizi yeniden gözden geçirmek zorundayız.