Hayalle gerçek arasında
BAZEN hiç olmayacak hayallere dalar ve yaptığınız birkaç dakikalık kaçışla, yıllanmış sıkıntılarınızı atıp deşarj olursunuz. Hayale dalmak, kaçış ve yalnızlık gibi kavramların kulağa hoş gelmediğini biliyorum. Fakat insan bazen her şeyden uzaklaşıp özlediği dünyaya açılmak ve burada kendisiyle yüzleşmek istiyor.
Dün akşam her şeyi göze alıp, sessiz bir odaya çekildim ve iç sesimi dinledim. Kendimle konuştum, söylemek isteyip de söylemediğim şeyleri avazım çıktığı hazar haykırdım. Neden niçin diye sordum. Uzun zamandır ilk defa kendimle baş başa kaldım, kimi yerde düştüm kimi yerde kalktım. Ve düşmenin de kalkmanın da doğal bir süreç olduğunu kabul ettim.
Toplum olarak maruz kaldığımız sosyal ve siyasi kaosları, darbe, terör, işgal söylemlerini bir yana bırakıp metruk hayatlarımızı seyrettim. Sonra sordum, eğer bir gün kapımızda, sokağımızda, mahallemizde yaşadığımız şehirde Resulullah’la karşılaşmış olsaydık ne yapardık Yoksul mahallerden geçmeyen, yoksulluğu ayıptan sayan bizler onun tevazusu karşısında nasıl davranırdık
İsraf ettiğimiz zamanı ona nasıl açıklayabilirdik
Hayatı günübirlik yaşarken düştüğümüz kirli çukurları
Yaptığımız dedikoduları, içimizde büyüttüğümüz kibri
Sorumsuzca işlediğimiz cürümleri
Görmezden geldiğimiz kirli suları
Vurdumduymazlığımızı
Kul hakkı yemeyi, ekmek yemek kadar doğal görmemizi
Yalan, gıybet, ihanet ve vefasızlığımızı
Ona nasıl izah edebilirdik
Yoksulun hakkından alıp eşyalara yaptığımız yatırımları
Çocuklarımızın gönüllerinde büyüttüğümüz kibir ağaçlarını
Yol boyu yürürken dışarıdan gelen ah seslerini işitmeyişimizi ona hangi ifadelerle açıklardık.
Acaba onun takipçileri olarak kendimizi nasıl tanımlayabilirdik
Daldığım hayalden uyanmak zaman aldı ama bir şeyin farkına varmıştım. Biz inandığımız değerlere hakkıyla iman etmiyorduk. Eğer gerçekten inanmış olsaydık hayatımız, Resulullahın hayatı gibi olurdu ve içine düştüğümüz gafletten kurtulurduk. İnandığımız kitabı hayatımıza taşır ve insanlıkta önde olurduk. Eğer hakkıyla inanmış olsaydık, zulmü yeryüzünden siler ve adaleti hayatımıza ve sokağımıza nakşederdik. Bugün kötüler dünyanın efendiliğine soyunmuşlarsa unutmayalım ki bu bizim hatalarımızın bir sonucudur. Bundan emin olabilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.