Kadınların kilo takıntısı
Geçenlerde uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımı ziyaret ettim. Hoş beş ettikten sonra nasıl olduysa, konu döndü dolaştı kadınların kilo sorunlarına geldi. Az sonra mutfağa geçtik, arkadaşım dolabın kapağına yapıştırdığı güzellik sırlarını, diyet listelerini ve ünlülerin bu konudaki tavsiyelerini benimle paylaşmaya başladı. Gözüme ilk ilişen ifadeler şunlardı:
Bir ayda tam beş kilo verdi
Günde beş litre su ve meyve yiyerek zayıfladı
Kilo verme sırlarına okuyucuyla paylaştı.
Sır gibi sakladığı diyet listesi hakkında bilgi verdi
Kadınların kilo verme ve gözlere hitap etme meselesi uzayınca araya girip, bir araya gelme amacımın kendisini ziyaret etmek olduğunu vurguladım. Malum, içine düştüğümüz kültürel girdap, sadece kendimizle değil dostlarımızla olan bağlarımızı da etkiliyor. O yüzden küçük fırsatları dahi değerlendirip bir araya gelmeli ve sohbet etme imkânı bulmayız. Fakat ne yazık ki, biz kadınlar bir araya geldiğimizde gündemimizi ya kadınların kilo sorunları ya da yılın modası işgal ediyor.
Kapitalist kültürün kadın bedeni için standardize ettiği model, kadının bedenini istismara açık hale getiren bir modeldir ki, bu modelde görsellik ön planda tutulmaktadır. Sömürge odakları, görünür olmayı önceleyen ve değişimi öngören bir kadın prototipine vurgu yaparak insanların zihinsel şemalarını dönüştürüyor. Modern kadın, tüketim ekseni çerçevesinde oluşturulan ve özendirilen prototipe kavuşabilmek için asli görevlerini ihmal edip, sürekli diyetisyenlere estetisyenlere koşuyor.
Tüketim kültürü kadını bedeni üzerinden değerlendirerek onu cinsel bir metaya dönüştürüyor. Analık görevini küçümseyen kadın daha genç daha çekici görünmek için kozmetik kullanımına ağırlık veriyor. Kozmetik ürünlere olan bağımlılığı gittikçe artıyor ve kazancının büyük bir kısmını bu ürünlere yatırıyor. Kapitalist sisten öyle bir ağ ki, kadının kendisiyle ilgili algısını değiştirmekle kalmıyor, bunun yanında ona yeni imajı ile nasıl hareket edeceğini de göstermeye yelteniyor. Kadının kendine çizmek istediği bu imaj İslam’ın koyduğu ölçülerle uyuşmamaktadır. Fakat kapitalizmin ağına takılan kadın, ahlaki olanı değil popüler olanı tercih ediyor ve asli değerlerinden yavaş yavaş uzaklaşıyor.
İslam’ın çizdiği çerçeveden uzaklaşan kadın, görünür olmaktan hoşlanan, bencil, alış veriş yapmaktan haz alan yalnız ve mutsuz bir kadındır. Fakat içinde bulunduğu durumun farkına varamamaktadır.
Biz söz: “Eskiden çalışma odamızda, buzdolabımızın kapağında “Hâkimiyet Allah’ındır” vb. yazardı artık odamızın duvarlarında diyet listeleri yer alıyor… Ne garip!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.