Kalplere sevgi, saygı ve merhamet hükmetseydi bombalar patlamazdı
Diyarbakır’da patlayan bomba (ikisi çocuk olmak üzere 5 ölü, 80 yaralı) insanoğlunun ne denli vahşileşebileceğine bir örnektir.
Umarım son örnek olur.
Bu nasıl bir “insanlık”tır ki, hiç tanımadığı insanları katledebiliyor?..
Mücadelenin içeriğinden habersiz çocukları bombalayabiliyor?
Alevlerin içinde çırpınan insanlar beni insanlığımdan utandırdı.
Kıvranan yaralıları izlerken yüreğimin acıdığını, insanlık adına ürperdiğimi hissettim.
Terörle sonuç almanın imkânsızlığı tarihin tescilinde iken, serseri mayın gibi öteye-beriye toslamak, “Ağanın atını dövemezsem semerini döverim” mantığını anımsatan bir yönelişle arabaları kundaklamak akıl kârı değil.
Hangi açıdan bakarsanız bakın, bu vahşeti meşru zemine oturtamazsınız!
Onun için insan izahını yapamıyor, sadece lânetleyebiliyor.
Lânet olsun!
-
Bir taraftan da, insanları bu hale getiren sebepleri düşünüyorsunuz.
Nerede yanlış yapıldığını bulmaya çalışıyorsunuz.
“Biz nerede yanlış yaptık?” sorusu beynimde kıvranıyor.
Ana-babalar bu çocukları yetiştirirken nerede yanlış yaptılar?
öğretmenler eğitirken, nasıl yanlışlar yaptılar?
Ayarında veremedikleri nedir?
-
Türkiye’nin gelecekteki huzuru için bu analizi en gerçekçi biçimde yapmamız gerekiyor.
-
Bomba yapmayı öğrenmişler…
Bombayı bir düzeneğe bağlamayı öğrenmişler…
Uzaktan kumanda ile patlatmayı öğrenmişler.
Yani eğitimse eğitim, zekâ ise zekâ, ustalıksa ustalık, uzmanlıksa uzmanlık, cesaretse cesaret…
Ama sevgi yok, merhamet yok, hürmet yok.
Sözün tam burasında size bir terkip sunacağım: “…kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa, akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir, daha siyasetli idare edilmez.” (Nursî, Şuâlar, s. 507-508)
Ancak bu yaklaşımla izaha kavuşuyor, Diyarbakır’da patlatılan bombanın arkasındaki canavarlık.
Yetiştirdiğimiz çocukların kalbine, Allah ve Peygamber sevgisinde temellenmiş “hürmet” ve “merhamet” koyamamışız.
Bin türlü şey öğretmişiz, ama “hürmetli” ve “merhametli” olmayı öğretememişiz.
Bunlarla dolu olmayan her insanın beyni yıkanabiliyor.
Canavara dönüştürülebiliyor.
Tanımadığı insanları ve çocukları katledebilen bir vahşetin aracısı olabiliyor.
Sonuçta; yanlış yetiştirdiklerimiz yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarımızı öldürüyor.
Bu da vahşetin ortasındaki dramdır!
-
Peki ne yapacağız?..
Uzun vadede yapmamız gereken belli: Yüreği sevgi, hürmet ve merhametle çarpan çocuklar yetiştireceğiz.
Türkiye’yi yönetenler bu konuda tam anlamıyla bir “ittifak” görüntüsü verecekler…
Kültür Bakanlığı “insan” olmanın ne anlama geldiğini anlatan kitaplar yayınlayıp dağıtacak…
Belediyeler danslı-valslı eğlenceler tertiplemeyi azaltıp kültürel programlara ağırlık verecek…
Televizyonlar, terörün oluşturduğu vahşet tablolarını, reyting kaygısıyla uzun süre ekranda tutmayacak…
Gazeteler terör haberlerini büyütmeyecek…
Yazarlar Türkiye’nin kararlılığını vurgulayacak…
Sanatçılar terörü lânetleyecek.
önünde sonunda bunu aşacağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.