AK Parti-MHP arasında gizli pazarlık mı?
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başkanlık sistemi işini neredeyse tümden unutmuştuk. Zira memleketin başında gerçekten de FETÖ gibi büyük bir bela vardı ve dolayısıyla öncelikli olarak bu belanın bertaraf edilmesi gerekiyordu. Her ne kadar bu konuda daha yapılması gereken çok şey varsa da, en azından ilk günlerin endişeli ve kasvetli havası yok.
OHAL’de ikinci üç aya girmeye hazırlandığımız şu günlerde, her zaman olduğu gibi gündemi çok radikal bir şekilde yine MHP lideri Devlet Bahçeli değiştirdi. Sahiden de Bahçeli bu konuda önemli maharetleri olan bir lider, bilindiği gibi 2002 yılında koalisyonu bozma tehdidinde bulunmuş ve erken seçim yapılmasını sağlamıştı. Aynı şekilde 7 Haziran seçimleri sonrasında da siyaset literatürünün ezberini karıştıran bir çıkışla Bahçeli, CHP merkezli koalisyon umutlarını bitirerek istikrarın adresi olan 1 Kasım seçimlerinin yolunu açmıştı.
İşte Bahçeli yeniden sahnede... Neredeyse unutmaya başladığımız, Kaf Dağı’nın arkasındaymış gibi uzaklarda duran başkanlık sandığına giden yolu bir kez dahaBahçeli aydınlatıyor.
Bu Bahçeli’de çok önemli bir özellik var ama henüz onu keşfedebilmiş değilim. Normal bir siyasi parti lideri mantığı içinde değerlendirdiğinizde, kısa vadede partisinin çıkarlarıyla çok da örtüşmeyen, ürettiği somut sonuçlar itibarıyla daha çok iktidar partisi hanesine yazılabilecek bir siyaset yürüttüğünü görürsünüz.
Mesela 7 Haziran sonrasında AK Parti’de umutsuzluğun dip yaptığı günlerde adeta bir cankurtaran simidi özelliği taşıyan ‘yüzde altmış blok’unu çökertme hamlesi benzeri bir iyiliği bu dünyada kimse kolay kolay bir başkasına yapmaz. Ayrıca 17-25 Aralık sonrası Bahçeli’nin AK Parti’ye ve Erdoğan’a karşı söylediği zehir zemberek sözlerden sonra böylesi bir desteğin önemi çok daha büyük...
Çok doğal olarak insanlar dışarıdan baktıklarında, sanki AK Parti ile MHP arasında gizli anlaşma varmış gibi bir intiba doğuyor. Yani farklı amblemler altında olsalar da aynı hedefe yürüyen iki parti gibi... Mesela Bahçeli’nin açıklamalarını eleştiren CHP Grup Başkanvekili Levent Gök “Bu açıklama ‘Kapalı kapılar ardında bir pazarlık mı dönüyor?’ sorusunu akıllara getiriyor” diyerek böylesine cömert bir destekle kafalarının hayli karıştığını ortaya koymuş oldu.
Açıkçası ben böyle bir anlaşma olduğu kanaatinde değilim. Ama insanları inandırmak zor.
Şu ana kadar Bahçeli’nin kritik süreçlerdeki önemli hamlelerine daha yakından baktığımda gördüğüm şudur; MHP lideri Bahçeli Türkiye’yi içinde bulunduğu bu kritik süreçten çıkarabilecek tek liderin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olduğuna hulusi kalple inanmaktadır. İşte tam da bu yüzden MHP liderinin AK Parti’ye yaptığı bütün bu desteklerin altında ‘gizli pazarlık’ aramak beyhude bir gayrettir.
Ayrıca unutmayalım, Türkiye’nin yaşadığı terör ve darbe süreçleri sonrasında AK Parti’nin milliyetçi söylemde geldiği son nokta MHP’nin milliyetçi söylemiyle aynen örtüşmektedir. Sonuçta siyaseten de bir ayrı gayrılık kalmadığına göre, AK Parti-MHP yakınlığının da yadırganacak bir tarafı olmamalı.
Her ne kadar dışarıdan bakanlar olarak bizler anlamakta zorlansak da aslında öyle kafa karışıklığı doğuracak bir durum yok. Kendi partisi için yakın bir gelecekte iktidar umudu olmayan Bahçeli, bundan sonra da Türkiye’yi ideolojik olarak büyük oranda örtüştüğü AK Parti’nin yönetmesini daha makul ve mantıklı buluyor.
İşin özeti budur, öyle kapalı kapılar ardında boşuna gizli anlaşmalar aramayalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.