Konvansiyonel yalanlar
Birinci yalan: 29 Ekim 1923’te laik ve demokratik bir Cumhuriyet kuruldu. Yalan yalan yalan… Birinci Cumhuriyet kesinlikle laik değildi, bir İslam Cumhuriyeti idi. Anayasasının ikinci maddesinde devletin dini İslamdır yazılıydı. Cumhuriyet’in Dolmabahçe sarayında oturan bir Halifesi vardı. Hafta tatili cumaydı. Mahkemelerde Şeriata dayalı Mecelle ile hükm ediliyordu. Açıkta oruç yiyenler tutuklanıyordu. Bütün kadınlar tesettürlüydü. Toplu taşıma vasıtalarında (kadınlara hürmet edildiği için) onların yerleri ayrıydı. Kadınların namusları, iffetleri, şerefleri, haysiyetleri titizlikle korunuyordu.
İkinci yalan: Paşa, Padişaha kızdı ve bir gemiye binerek 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Yalan yalan yalan… Paşa Samsun’a, Sultan Vahidüddin’in yaveri olarak, onun izni ve iradesi ile gitmiş, hayli de yolluk almıştır. Padişah’a çektiği iki telgrafın sonuna, birinde “Kulları”, diğerinde “Kulunuz” kelimelerini yazarak imza atmıştır. Paşa’nın, Sultan Vahidüddin’in kızı Sabiha Sultanla nikahlanıp Damad-ı Hazret-i Şehriyarî olmak istediğini de unutmayalım.
Üçüncü yalan: Türkiye laik bir Cumhuriyettir. Yalan yalan yalan… Cumhuriyet tarihinde asla laiklik olmamıştır, din düşmanı çok zalim, çok kanlı bir laikçilik uygulanmış, Müslüman çoğunluğun din ve inanç hakları ayaklar altına alınmış, medreseler ve tekkeler kapatılmış, on bin kadar cami, mescid, medrese, imaret, taş mekteb binası yıkılmış, satılmış, kiraya verilmiştir. Devletin, genel müdürlük seviyesinde bir Diyanet Başkanlığına sahip olduğu rejime laik diyenin alnını karışlamak gerekir. Böyle laiklik olur mu Bu yaman bir çelişki değil midir?
Dördüncü yalan: Laiklik olmazsa ne Cumhuriyet olur, ne demokrasi. Yalan yalan yalan… İngiltere’de laiklik yok, orada din devlet birliği var, hükümdar hem devletin hem kilisenin başı ama o ülke dünyada en fazla demokrasi ve insan hakları olan ülkedir. Bu nasıl oluyor?
Beşinci yalan: Laiklik yüzünden Türkiye müthiş kalkındı, ilerledi, uygarlık ufuklarına füze gibi yükseldi. Yalan, bin kere yalan… Bir Japonya’ya bir de bize bakınız.
Altıncı yalan: Latin harflerini aldık ve çok ilerledik. Yalan yalan yalan… Latin harflerinin zorla kabul ettirilmesi kültür, eğitim hayatımızda büyük bir ârızaya ve kopukluğa sebebiyet vermiş ve bizi bugünkü krizlere ve sıkıntılara sokmuştur. Dünyanın en zor, en çetrefil yazısına sahip olan Japonya ve Çin bizden çok ileridedir.
Yedinci yalan: Şapka devrimi ile çok yükseldik. Aman ne gülünç bir yalan… Yükselme şapkayla değil ilimle, irfanla, derin kültürle, sanatla, ahlak ve faziletle, adaletle, hikmetle, millî kimliğe ve kültüre sadık ve bağlı kalmakla (bilgelikle) olur.
Sekizinci yalan: Kadın hakları ve haysiyetleri korundu… Katmerli yalan. Bazı bedbaht kadınlara resmî vesikalarla KDV’li fahişelik hakkı vermek midir, kadın haklarını ve haysiyetini korumak.
Dokuzuncu yalan: Osmanlı Padişahları kötüydü, onlar iyidir. Bu da kuyruklu bir yalandır. Sen Sultan İkinci Mehmed’in feth ettiği İstanbul’da otur ve böyle yalanlar savur. Olacak şey değil.
Onuncu yalan: Laik ve Kemalist Türkiye üçüncü dünyaya örnek oldu. Dünya büyüklüğünde bir yalan… Üçüncü dünyaya örnek olacak ülke, o harika otomotiv ve elektronik sanayii, vasıflı eğitim sistemi ve üniversiteleri, saymakla bitmez başarıları ile Güney Kore’dir.
On birinci yalan: Lozan bir zaferdir. Evet birileri için zafer olabilir ama Müslümanlar için felakettir, hezimettir.
(Fikir ve görüşlerimi çürütmek isteyenler, sövüp saymayı, hakaretler ve tehditler savurmayı bıraksınlar, fikre fikirle karşılık versinler. Buna güçlerinin yeteceğini sanmıyorum.)