Hatâ yapmamalıyız
Özal’ın Başbakanlığı’nın ilk döneminde vukubulan bir terör saldırısında çatışmaların sabaha kadar devam etmesine rağmen jandarmanın olay mahalline intikalinin gecikmesi, kamuoyunda tartışmalara sebep olmuştu. Başbakanlık Müsteşarı sıfatıyla merhum Özal’a giderek, soruşturma açılması konusunda Genelkurmay Başkanlığı’na hitaben Başbakan imzasıyla yazdığım ‘gizli’ yazıyı arz ettim. Özal, evvelâ biraz tereddüt etti; zira militer demokrasimizde Genelkurmay’a bu şekilde soruşturma talimatı gönderilmesi mutad değildi. Daha sonra yazıyı imzaladı ve Genelkurmay da soruşturmayı başlattı...
***
Hepimizi derinden yaralayan alçakça bir saldırının ardından kalemimize sarılıp önümüze geleni itham etme niyetinde değiliz. En fazla birlik ve bütünlüğe ihtiyaç duyduğumuz zamanda, Türkiye’nin düşmanlarının ve terör örgütünün ekmeğine yağ sürerek Hükûmeti, Türk Silâhlı Kuvvetlerini ve terörle mücadeleden sorumlu mercileri yıpratmak aklımızdan bile geçmez.
Lâkin, terörle mücadelede son çeyrek asırda önemli hatâlar işlediğimizi bilmeli ve samimî bir nefis muhasebesinin, bir özeleştirinin zamanı geldiğini artık idrak etmeliyiz.
Başlangıçtan beri yaptığımız hatâlardan birkaçını sıralayalım:
1. Terörle mücadelede, stratejistler ve uzmanlar tarafından hazırlanmış ve 25 yıldır uygulanan, kapsamlı ve eksiksiz, kısa, orta ve uzun vâdeli bir programımız yoktur. İnisiyatif elimizde değildir; olaylara ve çeşitli etkilere göre günü birlik mücadele taktikleri ve uygulamaları içerisindeyiz.
2. Terörle mücadelemiz hatâlar, ihmaller ve tezatlarla doludur. 1986, 1992, 1997 ve 1999 yıllarında terör örgütü iyice köşeye sıkıştırılmış imha edilmek üzereyken, yanlış değerlendirmeler neticesinde güvenlik kuvvetlerinin çekilmesiyle fırsatlar kaçırılmıştır.
3. Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra ‘Çekiç Güç’ün kurulmasına izin verilmesi ve süresinin defaatle uzatılması, hem terör örgütünü palazlandırmış, hem de Irak’ın kuzeyindeki peşmerge varlığını desteklemiş ve yeni bir siyasî oluşumun altyapısını hazırlamıştır.
4. Son dönemde yapılan en büyük hatâ, 1 Mart 2003 Tezkeresi’nin reddiyle Irak’ın kuzeyi ile ilgimizin kesilmesidir. Bu hatâ, millî menfaatlerimiz konusunda zaafa düşmemize ve terör örgütünün desteklenmesiyle terör saldırılarının hızla artmasına yol açmıştır.
5. 2004 yılından itibaren yapılması gereken ‘sınır ötesi harekât’ geciktirilmiş ve alanı daraltılmıştır. Ayrıca, ikazlarımıza rağmen harekât izni kısa süreli olarak alınmıştır.
6. 18 Aralık 2007’de gerçekleştirilen ‘sınır ötesi harekât’, önceden çizilen çerçeve içinde başarılı olmakla beraber, terör örgütünün Kuzey Irak’taki bütün yuvaları temizlenmemiş ve ‘güvenli hat’ oluşturulup birliklerimizin burada kalması sağlanamamıştır.
7. Irak’ın kuzeyindeki Barzanî ve Talabanî güçlerinin terör örgütünü desteklemeleri engellenememiş; örgütün destekçileriyle erken ve kâzip bir bahar havası yaşanmaya başlanmıştır.
8. Son olayda, istihbarat eksikliği, takviye kuvvetlerinin yeterli güçte olmaması ve vaktinde yetişmemesi, karakolun yeri ve tahkimi gibi konularda hatâlar bulunduğu şeklindeki tartışmalara son verilmesi için, Genelkurmay Başkanlığı’nın âcilen bir soruşturma başlatması lâzımdır.
9. Güneydoğu’da fizikî sınırların güvenliği hâlâ sağlanabilmiş değildir. Çeyrek asır sonra karakol yeri ve güvenliği tartışması bile, hatâların boyutunu gösterme bakımından önemlidir.
10. Eğitimsiz ve genç yaştaki erlerin terörle mücadelede kullanılması uygulamasına devam edilmektedir.
11. TSK’nın devamlı taleplerine rağmen, Batı ülkelerindeki özel mevzuat düzenlemeleri devam ederken, Türkiye’deki mevzuat boşlukları konusunda gereken tedbirler alınmamıştır.
***
Türk Milleti büyük millettir; Türkiye Cumhuriyeti büyük devlettir. Bu şekildeki alçakça saldırılar bizi aslâ yıldıramaz. Yeter ki, hatâ yapmayalım ve gereken tedbirleri cesaretle almakta gecikmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.