Bahçeli’nin başkanlık şifreleri
Son günlerde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin politik hamlelerini izlerken, sanki çok ani esen bir rüzgara yakalandığımız hissine kapılıyoruz. Başkasını bilemem ama ben kendimi aksiyon sahnesi bol, yüksek tempolu bir Amerikan filmi izler gibi hissediyorum. Daha hamlelerinden birisini yorumlamadan başka bir atraksiyonla adeta başımızı döndürüyor. Eminim ki Bahçeli o çok sükseli atasözleri ve deyimleri arka arkaya sıralarken de başkanlık sistemine ilişkin zaman zaman hem ‘evet’ hem de ‘hayır’ olarak değerlendirilebilecek hamlelerini anlatırken de çok keyif alıyordur.
Siyasi hayatta politik konforun böylesine yüksek olduğu dönemler çok az bulunur ve de çok az lidere nasip olur.
Artık şunu biliyoruz, MHP başkanlık sistemi konusunda kesinlikle destek verecek. Ama nasıl? Elbette AK Parti’nin getireceği her teklife kayıtsız şartsız bir destekten söz etmiyoruz.
***
Bahçeli’nin adeta bir aritmetik hesabıyla konuşmalarının arasına yerleştirdiği şifreleri çözebilmek için son grup toplantısında söylediği şu cümleleri şimdiden bir yere not etmekte yarar var: “Önemle ifade ediyor altını kalın olarak çiziyorum, MHP’nin TBMM’de tercihi ne olursa milletin karşısında da tıpatıp aynısı olacaktır. Meclis’te evet dersek milletin huzurunda da evet deriz. Özümüz de birdir, sözümüz de birdir.”
Hemen hatırlatalım; kimse bu cümleye bakarak “Haydi AK Parti anayasa teklifini hemen hazırlasın, yarın Meclis’e sunsun, öbür gün de referanduma gidelim” gibi bir sonuç çıkarmasın. Çünkü Bahçeli’nin destek ifadelerinin hangi bağlamda söylendiğini doğru anlayabilmek için yine aynı konuşmadaki şu ifadelerin iyi anlaşılması gerekiyor:
“Yakında bu teklif metni TBMM’nin gündemine gelecektir. Bu durum karşısında Milliyetçi Hareket Partisi ilke ve ülkülerine uygun olacak şekilde teklifi inceleyecek, elbette bir karar ve sonuca varacaktır. (...) AKP ne hazırladıysa getirsin görelim, bakıp değerlendirelim.”
Bahçeli konuşmasında bir taraftan “Halka gitmekte ne sakınca var” derken, aynı konuşmada parlamenter sisteme vurgu yapması ister istemez zihinlerde “Acaba Bahçeli’nin sözlerinde fark edemediğimiz gizli şifreler mi var” diye bir soru işareti doğuyor. Bu arada Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın bir gazeteye verdiği mülakatta üstüne basa basa referandumda ‘hayır’ kampanyası yürüteceklerini söylemesi doğrusu kafaları biraz karıştırıyor.
***
Eğer konuşma metninin arasına yerleştirilen şifreleri bir tarafa bırakırsak Bahçeliözet olarak diyor ki, “Bizim evet diyeceğimiz bir anayasa teklifi ile gelirseniz hem Meclis’te hem de referandumda evet deriz.”
Bahçeli’nin bugüne kadar yaptığı değerlendirmelere bakarak söylemek gerekirse, MHP 82 darbe anayasasının ruhunu zedeleyecek yeni bir anayasa istemiyor. Bir başka ifadeyle MHP’nin tercihi reform değil, revizyon anayasası yönünde.
Bu konuda Bahçeli son derece net: “Anayasa’nın başlangıç bölümü ve ilk 4 maddesine dokunmayın.”
Oysa AK Parti bugüne kadar yaptığı bütün anayasa çalışmalarında reform anayasası niteliği taşıyan ‘Yeni Anayasa’ söylemini dillendiregeldi.
Ancak hemen belirtmekte yarar var, tam da MHP’nin kalbinin başkanlık sistemine ısındığı bir süreçte AK Parti’nin sıfırdan bir reform anayasası konusunda ısrarcı olacağı kanaatinde değilim.
Muhtemelen ilk dört maddeye hiç dokunmadan, hatta Anayasa’nın 66. Maddesinde yer alan “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ibaresinin virgülüne bile dokunmadan MHP’nin ‘evet’ diyeceği dar çerçeveli bir revizyon anayasası hazırlayacaktır. Aksi takdirde böyle bir fırsatı bir daha bulamayabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.