Musul geçmişle gelecek arasında köprü işlevi gören tarihi bir şehirdir. Şehrin önemi sadece yer altı zenginlikleri ve stratejik konumundan kaynaklanmıyor, bunun yanında birçok manevi şahsiyete ev sahipliği yapmıştır Musul. Rivayetlere göre Hz. Yunus bu topraklarda yaşadı ve kabri burada bulunuyor. Hz. Ömer döneminde fethedilen Musul o tarihten bu yana İslam topraklarında yer alıyor. Şii Sünni, Ermeni, Nasturi Keldani Süryani ve Sabilerin bir arada yaşadığı Musul kozmopolit bir yapıya sahip. Şehrin adından bu kadar çok söz ettirmesinin nedeni kültürel özelliklerinin yanında zengin yer altı kaynaklarına sahip olmasıdır. Bilindiği üzere Musul ve Kerkük’te yoğun petrol kaynakları mevcuttur. Geçmiş dönemde petrol arama imtiyazı ne yazık ki, Bağdat Demiryolu vesilesiyle Almanya’ya verilmişti. O dönem bu görevin Almanya’ya verilmesine İngiltere kuvvete karşı çıkmış ve iki ülke arasında bir mutabakata varılmıştı.
 
Birçok manevi şahsiyete ev sahipliği yapan Musul içinde barındırdığı yer altı kaynakları nedeniyle hep gündemde olmuştur. Birinci dünya savaşında Osmanlı ordusunun en son terk ettiği şehir burasıdır. Bu dönem İngilizler şehre girmişler fakat Türk tarafı Mondros mütarekesi sırasında şehirde hala Türk askerinin bulunduğunu bu nedenle Musul’un vatan topraklarına dahil edilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Abdülhamit bölgede yürütülen siyasi emellerin farkına varıp kendince çözümler bulmaya çalışmış fakat ne yazık ki hasımları tarafında engellenmiştir. Hatırlayacağınız üzere bu dönem ittihatçılar Abdülhamit’in mallarına el koymuş, vahdettin tahta çıkınca bu malları iade etmişti. Fakat Irak çoktan kaybedilmişti. Musul artık Osmanlı topraklarına dâhil bir şehir değildi. 
 
Musul Lozan anlaşmasında yine gündemdeki yerini koruyan bir şehirdi. Türkiye haklı olarak bu topraklardan vazgeçmek istemiyordu. Nihayet 29 Ekim’de Brüksel’de yapılan toplantıda Musul dikkate alınarak sınırlar yeniden çizildi. Fakat MC komisyonu hazırladıkları bir raporu gündeme getirerek Musul’un Irak’ın bir parçası olmasının daha uygun düştüğünü söylüyorlardı. Ankara bu raporu kabul etmek zorunda kaldı. Şu günlerde adı terör örgütleriyle birlikte anılan Musul hem stratejik önemi bakımından hem tarihi ve kültürel bağlarımız nedeniyle önemli bir şehirdir. O yüzden orada yaşanan her şey Müslümanları doğrudan etkiliyor, etkileyecektir de…