M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Hukuka ve Adalete Dair

Hukuka ve Adalete Dair


*SADECE hukukun üstünlüğünü istemek yeterli değildir.
*Hukukun âdil bir hukuk olması gerekir. Âdil hukuk taraftarı olunmalı, âdil bir hukuk istenmelidir…
*Âdil hukuk, âdil kanunların âdilâne bir tarzda uygulanmasıyla, âdil yargılama ile olur.
*Kanunlar (hukuk sistemi) âdil değilse hukukun üstünlüğü prensibi büyük bir darbe yer.
*Kanun devleti hukuk devleti değildir.
*Zâlim diktatörlük rejimlerinin de kanunları vardır.
*Kötü düzenler ve sistemler, bazen âdil kanunları ve nizamları da zulme ve adaletsizliğe âlet edebilir.
*Toplumların, ülkelerin, en geniş mânasıyla kültürlerin, kendi sosyal yapılarına uygun kanunları ve hukuk sistemi olmalıdır.
*İsviçre toplumuna uygun olan bir medenî kanun, Türkiye’nin sosyal yapısına uygun olmayabilir ve toplumun temel taşı olan aileyi yıkabilir. Âile yıkılınca büyük sarsıntılar, krizler, felaketler oluşur.
*Ülkenin ve halkın sosyal yapısına uymayan bir ceza kanunu, toplumu sarsar, dejenere eder ve yıkar.
*Kanunsuz suç ve kanunsuz ceza olmaz.
*Ceza kanunlarının, sosyal bünyeye uygun âdil kanunlar olması gerekir.
*Hukuk önünde bütün vatandaşlar eşit olmalıdır.
*Egemen azınlıklar, hukuk önünde, çoğunluktan “daha fazla” eşit ise orada adalet büyük yaralar alır.
*Fakir vatandaş ucuz otomobiliyle trafik kazası yapıyor, birini öldürüyor… Zengin vatandaş, lüks otomobiliyle sarhoş olarak adam öldürüyor… Bu ikisi de eşit şekilde yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır. Hiçbir sarhoş zengine ayrıcalık tanınmamalıdır.
*Feminizm fıtrata, kadının yapısına, realiteye, İslam dinine, millî kimlik ve kültürümüze uymayan bozuk bir ideolojidir. Bir İslam ülkesinde, bu ideolojinin, kanunların yapımında sözü olmamalıdır.
*Türkiye, kadınlara fahişelik yaptırmayacağını, uluslararası sözleşmelere imza koymak suretiyle taahhüt etmiş, söz vermiştir.
*Devletimiz, bu taahhüdüne rağmen, genelevlerde birtakım kadınlara resmî fahişelik vesikası (belgesi) vermek suretiyle bu sözünü çiğnemektedir.
*Devlet, yasal resmî seks köleliğinden KDV ve gelir vergisi alarak bütçesine koymaktadır.
*Gerek Kemalist, gerekse İslam feministleri, köleliklerin en çirkini ve iğrenci olan bu köleliği, en yüksek sesle ve en tesirli şekilde protesto etmekle yükümlüdür.
*Türkiye halkının büyük ve ezici çoğunluğu Müslümandır. İslam dini zinayı büyük günah ve suç saymış, yasak ve haram kılmıştır. M. Kemal, İnönü, Adnan Menderes, 27 Mayıs darbe rejimi, onları takip eden sivil ve askerî rejimlerde, zina (eksik şekilde olsa da) suç sayılmış ve yapan kadınlara ceza verilmiştir. Bugünkü yeni Ceza Kanunumuzda böyle bir suç ve ceza yoktur. Bu, bizim sosyal ve kültürel yapımıza aykırıdır ve bu eksiklik dolayısıyla suç patlaması yaşanmaktadır.
*Karar âdil de olsa, uzun süren bir muhakeme (yargılama) süreci adalete zarar vermektedir.
*Zengin biri birinci sınıf pahalı avukat tutabiliyor, fakir ise tutamıyor. Bu da hukuk önünde eşitsizlik ve adaletsizliktir.
*Dünyada bir tek hukuk sistemi değil, birçok hukuk sistemi vardır.
*Kara Avrupası hukuk sistemi, İngiltere’dekine uymaz.
*Demokrasi ile idare edilen medenî ülkelerde kanun yapma, yürüme, yargılama kurumları ayrıdır. Buna kuvvetler ayrımı denir.
*Âdil bir devlet ve sistemde, yürütme yani siyasî güç yargıya karışmamalıdır.
*Politikacıların, güçlü zenginlerin, egemen azınlıkların yargıya baskı yapmaları, adaletin belini büker.
*Hiçbir âdil sistemde, hukukun üzerinde resmî bir ideoloji olamaz.
*Türkiye’de hukuku tanzim eden hâkim ve baskın değerler şunlar olmalıdır: Millî kimlik… Millî kültür… Evrensel insan hakları…
*Bütün liselerde, özet olarak hukuk kültürü ve adalet dersleri okutulmalıdır.
*Hukuk düzgün değilse ve adalet yoksa hürriyet fayda vermez, zarar verir.
*Osmanlı devletinin 19’uncu yüzyılda yaptığı ve uyguladığı Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyenin kavaid-i külliyle bölümü, sadece hukukun değil, en geniş mânasıyla bilgeliğin temel ana prensiplerini ve hükümlerini içermektedir.
*Hukuk sistemi ve kanunlar elbiseler gibidir. Birinin bedenine, sosyal ve kültürel yapısına uyan elbise ötekine dar veya geniş, kısa veya uzun gelebilir.
*Zır vırt kanun ve nizam değiştiren ülkelerde adalet zayıflar ve azalır.
*El-‘adlü esasü’l-mülk sözü Hazret-i Ali’ye aittir.
*Suçluları, başkalarına ibretli bir misal olacak şekilde tenkil etmeyen (tepelemeyen) bir hukuk sistemi âdil değildir.
*Beraat-i zimmet asıldır, yâni suç işlediği âdil şekilde tesbit edilip kesin karara bağlanmayan kimse sanık olabilir ama henüz mahkum ve suçlu değildir.
*Hırsızın hırsız olarak hakları yoktur, insan, vatandaş, sanık olarak hakları vardır.
*Hırsızın haklarını, hırsızlığa maruz kalan vatandaşınkinden daha fazla koruyan ve gözeten bir hukuk sistemi kesinlikle âdil değildir.
*Yargı sistemi suçluları değil, öncelikle mazlum, mağdur vatandaşları gözetip korumalıdır.
*Kasıtlı olarak vahşice adam öldürenleri idam etmemek; büyük adaletsizlik, ölene, yakınlarına ve topluma zulümdür.
 *Âdil ve sağlıklı bir sistemde mahkemeler işsiz, cezaevleri ıssız olur.
*Hürriyetsiz yerde, dilini tutarak, muhalefet yapmadan düşe kalka yaşanılabilir ama adaletsiz bir ortamda yaşamak çok ama çok zordur.
13.12.2016
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi