İstanbul’un göbeğinde bir sapık, üniversite öğrencisi bir kız öğrenciyi cami avlusundan aşağı atıyor ve yaralı vaziyette yardım bekleyen kızcağıza tecavüz ediyor. Eskiden katil ve canilere ulaşmak epey zaman alırdı. Artık her köşe başında bir mobese kamerası var, suçlu kısa sürede tespit ediliyor ve yakalanıyor. Nitekim polis elde ettiği ip uçlarını değerlendirerek çok geçmeden Moğolistan’dan Türkiye’ye turist olarak gelen ve bir konfeksiyon atölyesinde çalışan sapığı yakaladı. Fakat ilginçtir zanlı ifadesinde genç kızı daha evvel tanıştığı bir travestiye benzettiğini o yüzden böyle bir olaya yeltendiğini söylemiş. Anlayacağınız insan postuna girmiş caninin özrü kabahatinden büyük…
Teknoloji sayesinde birkaç dakikada dünyanın bir ucundan öbür ucuna ulaşabiliyoruz. Artık telefonlar ceplerimizde, istediğimiz kişiyi istediğimiz vakitte arayabiliyoruz. Kadınlarımızın, genç kızlarımızın maruz kaldığı şiddet ve taciz olaylarına karşı her türlü önlemlerin alındığını da biliyoruz. Fakat gelin görün ki, ülkemizin en gelişmiş şehirlerinin birinde, İstanbul’da bir genç kız tecavüze uğruyor, gasp ediliyor ve şiddete maruz kalıyor. Böyle bir durumda biz anne babalar olayları yok sayıp, nasıl olsa çocuğum kendini koruyabilir mi diyeceğiz? Ya da çocuklarımızı cam fanuslara mı hapsedeceğiz? Doğrusunu söylemek gerekirse kadını korumaya yönelik alınan önlemlerin hiçbirinin caydırıcı olmadığını görmekteyiz. O nedenle çocuklarımızın yaşı ya da konumu ne olursa olsun tavsiyelerimizi vermeye devam edeceğiz.
Köşemde çocukların eğitim sürecine değinirken kanatlanıp uçuncaya kadar onların destekçisi olmamız gerektiğini sık sık vurgulamışımdır. Çocuklar kanatlanıp uçtuktan sonra da onların uzaktan takipçisi olmak zorundayız. 
 
Çocuklarımızı sanal âlemde edindikleri arkadaşlar konusunda uyarmalıyız.
Çocuklarımızı doğru arkadaş seçmeleri konusunda desteklemeyiz.
Çocuklarımıza zaruri bir durum olmadıkça akşam erken vakitte eve gelmeleri gerektiğini izah etmeliyiz.
Sokakta tehlikenin sezildiği anda neler yapılabileceğini onlara anlatmalıyız.