Fatma Tuncer
Paltosunu yoksulla paylaşana insan denir
Kızım anasınıfına başladığı gün “artık büyüdüm” diye sevinç naraları atmış ve günlerdir o anı beklercesine büyük bir mutluluk yaşamıştı. Akşamları onu okuldan alıp evime dönerken polis karakolunun önünden geçerdik. Karakola yaklaştığımızda kızım eteğime yapışır “lütfen buradan geçmeyelim polisler var, ya bizi yakalarlarsa ne yapacağız” derdi. Çocuğun dünyasını az çok tanıyanlardandım ve ona hayatla ilgili hep olumlu düşünceler empoze etmeye çalışmıştım. Fakat siz ne kadar çaba gösterirseniz gösterin, ebeveynlerimizin büyük bir kısmı çocukları polise şikâyet etmekle, doktora iğne yaptırmakla tehdit edip, fobik sorunlara sebebiyet veriyorlar. O gün kızımı ikna etmeye çalışsam da o ısrarla “ama Leyla’nın annesi öyle söyledi” deyip savunmaya geçiyordu.
Bir akşam kızımı okuldan almış ve polis karakolundan içeri girip görevli polise onun korkularından söz etmiştim. O gün polis memuru, kızımla epey konuşmuş ve onu ikna etmişti. Yıllar sonra bu olayı kızıma hatırlattığımda o dönem, arkadaşının annesinin “yaramazlık yaparsanız sizi polise söylerim” dediğini ve bu ifadelerin kendisini çok etkilediğini söylemişti.
Geçtiğimiz hafta şehit edilen polisimizin hayat hikâyesini okuduğumda, ebeveynlerimizin çocukların zihinlerine korku ekmekten vazgeçip, o insanların kat ettikleri meşakkatli yollardan bahsetmelerinin gerekli olduğunu düşündüm.
Gönül ister ki, katiller, caniler, hırsızlar, zorba ve despotlar, psikopatlar, narsistler hiç olmasın ve dünya güllük gülistanlık bir diyara dönüşsün. Gönül ister ki, kötülüğün kökü kurusun, kötünün elleri kırılsın ve hayatımız bahara dönüşsün. Ama yaşadığımız dünyada iyi ile kötü, doğru ile yanlış bir arada bulunuyor ve iyilerin bıraktığı izler bir sonraki nesiller için umut oluyor.
Geçtiğimiz hafta İzmir’de hayatını siper edip, teröristin planladığı katliama engel olan polis memurumuzun, üşüyen bir kişiye sırtındaki montunu çıkarıp vermesi, onun doğup büyüdüğü aile ikliminin niteliğini göstermez mi?
Ebeveynlerimiz çocuklarına, polislerimizin örnek davranışlarını öne çıkararak anlatmalı ve onların mücadele dolu yaşamlarından bahsetmelidirler.
10 yıl okur bir diploma alabilirsiniz, kariyerinizde üst noktaya ulaşıp adınızdan söz ettirebilirsiniz. İşinizi ve sahip olduğunuz mevkiinizi geliştirebilirsiniz. Ama üzerinizdeki montu çıkarıp bir yoksula uzatmanız için vicdanınızla yandaş olmanız ve erdemler ülkesinde kendinize bir yer edinmeniz gerekir. Şunu unutmayalım, üşüyen bir adama paltosunu uzatan kişiye insan denir, insan olmak ise sizin bir ömür çalışıp elde ettiğiniz mevkilerden çok daha yüksek bir mevkiidir.
İnsanlar şehit polisin görev yaptığı kulübeyi ziyaret ediyor ve onun için dualar okuyorlar. Çünkü hayatta yapılan bazı iyiliklerin karşılığı ancak vefa ile ödenebilir. Ve yakınlarınızda yer alan birçok kişiyi unuturken, iyiliği ve erdemli davranışı ile öne çıkan kişileri asla unutamazsınız. Çünkü dediğim gibi en büyük rütbe insanlık rütbesidir ve insanlığın eğitimi okullarda değil yüreklerde filizlenir ve burada hayat bulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.