Örnek bir nesi yetiştirmek istiyoruz
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı öğrencilerin yeni döneme daha verimli bir başlangıç yapabilmeleri için ödev verilmemesini istemiş ve Bakanlığın birinci hedefinin milli ve manevi değerlere sahip nesiller yetiştirmek olduğunu vurgulamış. Sayın Bakanın bu talimatının çocuklarımızın ders motivasyonuna büyük katkılarının olacağına inanıyorum. Fakat milli ve manevi değerlere bağlı nesiller yetiştirebilmek için daha köklü ve daha kapsayıcı bir dönüşüme ihtiyaç olacağı kanaatindeyim. Zira okullarımız bir asrı aşkındır vesayet sisteminin baskısı altında tek tip insan yetiştirme hedefi gütmüştür. Okullarda akademik anlamda büyük başarılara imza atan gençlerimiz, inanç ve değerlerine savaş açar hale gelmişlerdir.
Bilindiği üzere 27 Aralık 1947’de Fulbright Anlaşması ile Türk Eğitim Sistemi ABD tarafından kontrol altına alınmış ve bu çerçevede çizilen kalıplarla çocuklarımızın zihinleri köreltilmeye çalışılmıştır. Geçmişte kıt kanaat imkânlar dâhilinde çocuklarını okula gönderen aileler onları kaybetme tehlikesi ile yüz yüze kalmışlardır.
Fulbright komisyonu 4 Türk 4 ABD’li sekiz üyeden oluşuyor. Söz konusu komisyon ilkokuldan liseye ve İmam Hatiplere kadar bütün okullardaki müfredatı belirleme hakkına sahip oluyor. Komisyona ABD’nin Türkiye Büyükelçisi başkanlık ediyor. Sınırları çizilmiş kalıplarla oluşturulan müfredat çocuklarımızı kendi kültürlerine yabancılaştırıyor. Bu konuda anne babanın söz söyleme hakkı olmuyor. Nitekim geçmiş dönemlerde çocuklarını milli ve manevi değerler ekseninde yetiştirmek isteyen aileler büyük engellerle karşılaşıyor ve baskılara maruz kalıyorlardı. Çocuklar ise kendi inanç ve değerlerine karşı savaş açıyor ve köklerine yabancılaşıyorlardı.
Ne ilginç ki, elin adamı kurduğu sistem üzerinden bizim çocuklarımızın zihinlerini satın alıyor ve onları kendi kültürlerine yabancılaştırıyor. Bugün dindar muhafazakâr kesimin önündeki bu engeller kısmen de olsa kaldırılmış durumda. Artık çocuklar okullarda dini eğitime ağırlık verebiliyorlar, başörtülü genç kızlar üniversiteye gidebiliyor kamu kurum ve kuruluşlarında çalışabiliyorlar. Fakat bütün bunlar eğitim sisteminin tamamen iyileştiğini ve sorunun ortadan kalktığını göstermez. Gençliğin maruz kaldığı ahlaki çöküntüye bakınca bunu daha bariz anlayabiliriz. Bu nedenle eğitim müfredatı yeniden ele alınmalı, ahlak ve maneviyat noktasında model çocuklar yetiştirebilmek için ciddi adımlar atılmalıdır. Çocuklar edindikleri bilgi ve birikimlerin hikmetine vakıf olabilmeli ve bu bilgileri içselleştirmelidirler. Büyüklerin tabiriyle mürekkep yalamış kişi deyince “bu kişi hayırlı bir insandır, ondan zarar gelmez” diyebilmeyiz.
Eğitimin hedefi sadece gençlere meslek edindirmek değil, aynı zamanda kendini bilen, dindar, başarılı, aktif ve dinamik nesiller yetiştirmek olmalıdır. Bu nedenle sadece müfredatta yapılacak yenilikler yeterli değildir, çocuklarımızı teslim ettiğimiz eğitimcilerimizin de yeterli donanıma sahip olmaları gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.