Kurtuluşun ve Hizmetin Şartları
BİR uçağın güvenli şekilde uçması için, olmazsa olmaz bir sürü şart vardır.
Dünyanın en iyi ve bakımlı uçağı, yakıtı biterse düşer.
En ufak bir parça, hattâ iyi sıkıştırılmamış bir vida bile uçağın felaketine yol açabilir.
Kırılan bir cam, motora giren bir kuş, beyinsiz bir yolcunun uçuş esnasında elektronik cihazını kullanmaya kalkması düşme sebebi olabilir.
Bir Müslümanın hizmet edebilmesi, kendini kurtarabilmesi için de olmazsa olmaz zarurî şartlar vardır.
Birincisi öğrenilmesi, bilinmesi farz olan ilimdir.
İkincisi irfandır. İlmi anlamak, anlatmak kolay da irfanı anlatmak çok zor.
Üçüncüsü mükemmel bir plan ve programdır.
Dördüncüsü niyettir.
Beşincisi: Niyetin uygulamaya, hayata geçirilmesidir.
Altıncısı: Azimdir, sebattır, sabırdır.
Yedincisi ve en önemlisi: Allah’ın tevfiq (başarı) vermesidir.
Sekizincisi: İhlastır. İhlas olmadan ne kurtuluş olur, ne hizmet.
Dokuzuncusu: Biatlı ve irtibatlı olmaktır.
Onuncusu: Kâmil, ehliyetli liyakatli bir rehberi bulunmaktır.
On birincisi: Firasetli olmaktır.
Yukarıda arz ettiğim şartlara sahip olmayan Müslümanlar nasıl kurtulacak, nasıl hizmet edecek?..
Kurtuluşun ve hizmetin talimatnamesi olmalıdır.
Bu talimatnameyi, İslamı doğru bilen ve Resulullaha (Salat ve selam olsun ona) kopuksuz ve eksiksiz bir silsile ile bağlı bulunan ulema, fukaha, mürşidler, ziyalılar hazırlamalıdır.
Ümmet birliği olmadan ve Müslüman, Ümmet içinde yerini almadan kurtuluş çok zordur.
Ümmetin başında âdil, râşid, muktedir, muttaqi bir İmam olacak ve Müslüman ona biat ve itaat edecektir.
Kurtulmak için uyanık olmak gerekir. Gaflet karanlıkları içinde ayakta uyuyanlar nasıl kurtulabilir?
Âlim, ârif, fazıl, sorumlu kimselerin uyuyan Müslümanları uyandırması, aydınlatması, bilgilendirmesi farzdır.
Gerçek muhlis muttaqi din alimleri hastahaneninâcil servisinin nöbetçi doktorları gibidir. Tâtil yapamazlar, keyflerine bakamazlar.
İnsanlar cahillik ve gaflet ile imanlarını yitirir ve ebedî felakete ve zarara duçar olurlarsa sorumluluğun büyüğü bilenler üzerinedir.
Bilenler, insanları mü’min yapamazlar, hidayet Allahtandır ama tebliğ, uyarı, davet, irşad ile yükümlüdürler.
Temel islamî, Kur’anî vazifeleri ihmal, tatil ve terk edip gevezelik ve zevzeklik yapanlar, lüzumsuz konularla uğraşanlar, islamî magazin yapanlar, mıncıklayıcılar büyük sorumluluk altındadır.
İnsanların en alçağı ve rezili, din hizmeti yaparmış gibi görünerek din sömürü yapandır.
Gaflet ve derin uyku içindeki insanların uyarıcı, aydınlatıcı, irşad edici mektuplara ihtiyacı vardır. Bu mektupları rabbanî, râsih, muhlis, muslih ulema, ürefa, hükema ve meşayih yazabilir.
Bugün ülkemizde, hem “Elhamdülillah ben Müslümanım” diyen, hem de Kelime-i Şehadet’i söyleyemeyen cahiller bulunmaktadır. Bunun sorumlusu o cahiller değil, onları eğitmeyen bilenlerdir.
Ümmet birliği, ittihad-ı İslam, tesanüd, uhuvvet yok ama binlerce ve binlerce dernek, vakıf, hizip, fırka, grup, parça, tarikat, cemaat var.
Birlik olmadığı, tek bir Ümmet teşkilatı bulunmadığı, kendisine biat ve itaat edilen bir İmam olmadığı için bir buçuk milyarlık İslam dünyası dokuz milyon Yahudi ile başa çıkamıyor.
Alabildiğine din ticareti, mukaddesat bezirganlığı yapılıyor ama doğru dürüst ve yeterli hizmet yok.
İslam aleminin, 17 lisan ve lehçede ayda 28 milyon tiraj yapan bir Reader’s Digest’i niçin yok?
Her yer cami dolu ama Eton Koleji ayarında tek İslam mektebimiz yok.
Düşmanlarımız divide et imperia (böl parçala ve hükm et) siyasetini takip ediyor. Biz de onlara “Bölünmemizi mi istiyorsunuz, amenna” diyoruz.
BirmanyadakiRohingya Müslümanları feci şekilde katl edilirken, yok edilirken İslam alemi ne yapıyor?
Gençliği, halkı Müslümanlaştırmak, uyarmak, aydınlatmak, bilgilendirmek için paramız mı yok, hürriyet ve imkan mı yok?.. Hepsi var ama yeterli ilim, irfan, kültür, vasıf, niyet, ziya, aksiyon, plan program, sabır sebat, kalifiye eleman, birlik beraberlik, ittihad, uhuvvet, ihlas, firaset yok.