Korktuğumuz nokta!
CUMHURBAŞKANI Erdoğan “Cumhurbaşkanlığı sistemini” açıklarken tam da “bizim korktuğumuz, endişe ettiğimiz noktaya” parmak basmış. Diyor ki:
“Cumhurbaşkanlığı sisteminin ne rejimle ne tek adamlıkla ne şahsilikle bir ilgisi var. Tayyip Erdoğan baki değil fani. Benim 16 Nisan’a kadar çıkacağıma dair bir garanti mi var? Millet ne derse o olacak. Allah ne derse o olacak.”
Evet, bizim de endişe kaynağımız “Erdoğan sonrası” ne olacağı hususu! Zira iktidarın her şeyi “Erdoğan faktörüne” dayalı olarak planlandığını görüyoruz.
Erdoğan faktörü “ağırlığını koyunca” elbette AKP tek başına iktidar da olur, Cumhurbaşkanlığı’nı da kazanır. Bundan şüphemiz yok.
Ama Erdoğan faktörünün “ağırlığı ortadan kalkınca” AKP tek başına iktidar olabilir mi? Ya da Cumhurbaşkanlığı’nı AKP’den herhangi bir kişinin kazanacağının garantisi var mı?
AKP’nin medya ayağında yazılıp çizilenlere bakınca Erdoğan faktörünün ağırlığının ortadan kalkması halinde bu partiden “en az iki üç parti çıkacağına” garanti nazarıyla bakılabilir.
Hâl böyle olunca yani bölünmüş parçalanmış bir AKP’nin herhangi bir kişiyi Cumhurbaşkanı seçtirmesi “ham hayalden” başka bir şey olmaz.
Bölünmüş parçalanmış AKP, CHP’nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir anlam ifade etmez!
Yani AKP’li dostlarımız öyle bir hava estiriyorlar ki Erdoğan sanki “fani değil de hep baki” imiş gibi davranıyorlar.
Bütün hesapları “Erdoğan faktörü” üzerine kurulu!
İçinde “Erdoğan faktörü” olmayan bir hesap yok gibi.
Hâl böyle olunca da “Erdoğan faktörünün” ortada kalmadığı bir dönem için gerçekten kaygı duymamak mümkün değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet ne derse o olacak, Allah ne derse o
olacak” diyor. Amenna ve saddakna!
Geleceğe yönelik hesaplar yapılırken “farklı faktörler” üzerinde kafa yormak gerekmez mi?
Bütün hesaplarını “Erdoğan faktörü” üzerine yapanların Erdoğan sonrası için de biraz kafa yormaları şart. Erdoğan’ın yerine koyacak “ikinci adamları” varsa mesele yok!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.