BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a, “Her ‘hayır’ diyen terörist değildir” açıklamasından dolayı bir teşekkür borcumuz var.

Öncelikle “o borcumuzu” eda edelim.

 

Bu hakkı teslim edişinizden dolayı teşekkürler Sayın Numan Kurtulmuş!

Ardından da bir “doğru algılama çabasına” girelim.

 

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ne Cumhurbaşkanı’nın ne de Başbakan’ın “bu anlama gelecek bir beyanları” olmadığını ileri sürerek şöyle diyor:

“Lafı yanlış anlamaya gerek yok.

Herkes lafı doğru algılasın.”

 

Madem Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Her ‘hayır’ diyen terörist değildir” diyerek bir hakkı teslim etti biz de O’nun bu çağrısına kulak vererek “lafı doğru algılamaya” çaba gösterelim. Doğru algılamaya çalışacağımız laf Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait bir söylem. Cumhurbaşkanı

 

Erdoğan “hayır” diyenleri şöyle uyarıyor:

“Hayır diyenlerin konumu da bir yerde de 15 Temmuz’un yanında yer almalarıdır.”

15 Temmuz’a bütün kalbi ile karşı çıkmış ve hareketin karşısında yer almış biri olarak bu ifadeden dolayı ciddi olarak incindiğimizi ifade etmeliyiz. 

 

15 Temmuz neydi?

FETÖ’cü teröristlerin iktidara, devlete ve millete karşı bir kalkışmasıydı, değil mi? Hâl böyle olunca biri kalkar 15 Temmuz’a karşı olan sizi onlarla aynı kefeye koymaya çalışırsa ne hissedersiniz?

Teröristler bir tutulmanıza şaşırırsınız. Size de terörist denildiğini düşünürsünüz. Kuşkusuz bizim gibi incinir, üzülür ve kırılırsınız!

 

Sonra da bir başkasının, “Her ‘hayır’ diyen terörist değildir” sözünü duyunca sevinir, teşekkür borcunuzu eda edersiniz! Şimdi bizim Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a sormak istediğimiz soru şu:

Bu söylemi doğru algılamak için ne yapmak gerek?

Tamam, biz lafı yanlış anlamayalım da onlar da konuşurken daha hassas ve dikkatli olsalar, fena mı olur?