Nereden nereye geldik?
Eskiden tesettürlü hanım deyince zihinlerimizde, Allah’ın koyduğu ölçüler çerçevesinde örtünen ve bunu hayâ ile bütünleştiren o İslam kadını canlanırdı. İslam kadını sadece tesettürüyle değil tutum ve davranışlarıyla da örnek bir kadındı. Günümüzde gençler üzerinde etkin rol oynayan medya ise yanlış rol modelleri sunarak Müslüman kadının tesettür algısını değiştirdi. Özellikle evlendirme programlarında boy gösteren başörtülü kızların hayâ çizgisini aşan tutum ve davranışlarının Müslüman hanımlar üzerinde büyük etkisin olduğuna inanmaktayım. Güçlü olan taklit edilir anlayışıyla hareket hanımlar burada gördükleri yanlış modelleri taklit ederek kendilerine yabancılaşıyorlar.
Toplumun ahlaki ve örfi değerlerini zedeleyen bu programların kapatılması noktasında harekete geçen duyarlı insanların ne yazık ki bu girişimleri etkili olamamıştır. Zira küresel güç odaklarının elinde olan medya sektörü aileyi ve ailenin en önemli ferdi olan İslam kadınını bozma hevesindedir. Bu oyunun bir parçası haline gelen bazı başörtülü kızlarımız tesettürü heva ve heveslerine kurban etmiş ve bu tavırları ile ön plana geçmişlerdir. Düşünün evlendirme programına katılan başörtülü bir genç kız, bir erkekle çıkıyor, İslami sınırları delerek onunla yakınlık kuruyor, birlikte vakit geçiriyor ve sonra sudan bir sebep bulup ayrılıyor. Bu görüntüleri izleyen genç kızlarımız İslam’da hiç yeri olmayan flörtü sıradanlaştırıyor ve karşı cinsle ilişkilerinde korunması gereken sınırları ihlal ederek ahlaki yozlaşmaya kapı aralıyor.
Uzun süredir gündemimizi işgal eden evlendirme programları, evliliğe teşvik ve destek sağlamaktan ziyade, flört, kavga, kıskançlık, rekabet, doyumsuzluk gibi gayri ahlaki davranışları telkin ve teşvik ediyor.
Dizilerde sergilenen görüntüler de gençlerimize en az evlilik programları kadar zarar veriyor. Devasa mülke sahip kişiler, sınırsız harcamalar, flört eden kadın ve erkekler bizim çocuklarımıza rol model olarak sunuluyor. Toplumu ifsad eden bu görüntüler evlenecek gençlerimize çarpık bir bakış açısı veriyor. Rol modellerini buradan seçen gençler, eş adayında ahlaki değerleri değil, dış görünüşü ve maddiyatı dikkate almaya başlıyorlar. Ne yazık ki bu durum, sorunlu evliliklerin ve sorunlu bir neslin ortaya çıkmasına neden oluyor.
BİR SÖZ
…İstisnasız her insan, bir takım ahlak kanunlarına riayet etmek suretiyle kendi vicdanıyla ahenk içinde yaşamak isteyebilir ve buna meyledebilir. Bunların hangi ve ne türden kanunlar olduğu önemli değildir.
…İnsan, yaptığı şey değil, her şeyden önce, istediği ve meylettiği şeydir.
(Aliye İzzet Begoviç)
Not: Geçen yazımızda Suriyeli Cemal ‘den bahsetmiş ve bütün yakınlarını Suriye’de savaşta kaybettiğini ifade etmiştim… Şu anda İstanbul’da insanların yardımıyla geçinmeye çalışmakta olan kardeşimizin acil işe ve desteğe ihtiyacı vardır. Yardımcı olmak isteyenlerin mail adresimden benimle irtibata geçmelerini istirham ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.