BİZ de Japonya, Almanya, Norveç, İsviçre ve diğer ileri ülkeler gibi; kalkınmak, güçlü olmak, işleri ve idaresi iyi ve düzgün olmak,temiz ve şeffaf olmak mı istiyoruz?.. İstiyorsak bunun yolları vardır.
 
Yükselmek ve kurtulmak istiyorsak planlı ve programlı topyekûn bir ıslah hareketine başlamamız gerekir.
 
İşin başı, birinci madde eğitimdir. Bugünkü çağdışı laçka gevşek ideolojik eğitim sistemi ve okullarla ayakta duramayız. Neresinden başlayacaksak, dünyanın en güçlü, en vasıflı, en etkili, en yükseltici, en kurtarıcı eğitim sistemini bulmalı, uygulamaya koymalı ve fevkalade ve mükemmel
okullar açmalıyız.Önce bir okul, sonra sırasıyla… 
 
Eğitim düzelmeden, okullarımız dünya seviyesinin üzerinde olmadan; çok vasıflı, çok kültürlü, çok yüksek ahlak ve karakterli, estetik ve güzellik boyutuna sahipkadrolar yetiştirmeden kurtulup yükseleceğimizi sanmak ahmaklık olur.
 
İşe başladıktan on sene sonra uluslararası ciddî anketler, araştırmalar, incelemeler yapılacak,“Dünyanın en yükseltici, en güçlü eğitim sistemi, en etkili ve güçlü okulları hangi ülkededir?” sorusunun cevabı şu olacaktır: Hiç şüphe yok ki, Türkiye’dedir. Türkiye bu konuda harikalara imza
etmiştir.
 
Şu anda ülkemizde, İngiltere’deki Eton Koleji ayarında bir mektep açacak ve dünyayı hayran bırakacak; niyet yoktur, plan program proje yoktur, idare ve öğretim kadrosu yoktur ve işin en acınacak tarafı öğrenci yoktur.
 
Güzel bir bina yaptırırız veya buluruz, bir müdür, idareciler, bir de öğretmen kadrosu, gereken miktarda öğrenci de aldık mı iş tamamdır…Böyle düşünürsek, davayı baştan kayb etmiş oluruz.
 
Bu okulun birtakım hedefleri olacaktır:
 
Dünyanın en güçlü ve mükemmel okulu olacaktır. Bir bina, bir müdür, öğretmenler, öğrencilerbulmakla ve okulu paldır küldür açıvermekle bu hedefe ulaşılamaz.
 
O okulu, dünyanın bir numaralı mükemmel mektebi yapacak kapasitede ve çapta bir müdür bulmak gerekir.
 
Sıradan öğretmenlerle bu iş olmaz, yürümez.
 
Rastgele öğrenci almakla da olmaz.
 
Süper bir müdür, süper idareciler, süper öğretmenler ve süper öğrenciler bulmak gerekir. Bu öğrencilerin velileri de süper olacaktır.
 
Süper olmayanlar, bu kadar süperin bir araya gelmesine izin verirler mi?
 
Hayatın acımasız kanunlarından biri şudur:Süper olmayanlar, süper olanları boğar, linç eder öldürür.
 
 
(İkinci yazı)
 
Antika İle Tedavi
 
Pazar günleriFeriköyAntikacılar Pazarına gidiyorum.
 
Antikaya, el işi sanat eserine ihtiyacım yok. Evde yeteri miktarda var. Niçin gidiyorum?Terapi, moralimi yükseltmek için…Evet bu da bir terapidir, tedavidir.
 
Kültür, sanat, kitap, okumak, müzeye gitmek, sergi gezmek tedavi eder. 
 
İnternette cattherapykelimileriyle arayınız, kediyle bile tedavi olur.
 
Yarı kıymetli taşlarla… Akvaryum balıklarıyla… Kafes kuşlarıyla…
 
Hobiler tedavi eder… Eski para, pul biriktirmek…
 
Evin bir köşesinde küçük bir atölye kurupbir sanatla meşgul olmak…
 
Böyle terapiler yorgunluğu giderir, mutlu ve zinde kılar, yaşama zevki verir.
 
Son birkaç hafta içinde Feriköy’denhayli Çin ve Japon porselenleri aldım. 
 
Fazla para ödemiyorum, ucuz parçalar alıyorum.
 
Aldığım eşyayı satmayı düşünmem ama yine de yatırım yapmış oluyorum. Nakit para durmaz, erir harcanır gider. Sanat eşyası, antika kalır.
 
Böyle sanat, kültür faaliyetleri beni eğlendiriyor, mutlu kılıyorsafaydalı oluyor demektir.
 
İmkanı olanlara tavsiye ederim.