Abidik gubidik işler!

BAŞBAKAN Binali Yıldırım’ın “aşağıya aldığımız” sözlerini duyduğumuz zaman “ne diyeceğimizi şaşırdık” desek yeridir.

Başbakan diyor ki:

“Seçimde mevcut sisteme göre siz hükümeti seçemiyorsunuz.

Kim başbakan olacak kim bakan olacak buna karar veremiyoruz.

Sonra orada abidik gubidik işler oluyor. Bir bakıyorsunuz hiç akla gelmedik biri başbakan olmuş.”

Bir başbakanın “kendisinden önceki başbakanlar” için bu tür sözler sarf etmesini nasıl değerlendirilmeli?

Bu sözler “bir talihsizlik sonucu” söylenmiş sözler olarak mı değerlendirilmeli “yoksa eceli gelmiş laflar” bağlamında mı ele alınmalı?

Bugüne kadar gelmiş geçmiş hiçbir başbakan hakkında bu tür değerlendirme yapılmasına gönlümüz elvermiyor.

Anayasa değişikliği için yapılacak referandumda “evet” oylarının çok çıkması için vatandaşlara bu tür mesajlar verilmesini de doğru bulmadığımızı ifade etmeliyiz.

Abidik gubidik işleri “eski sistemin işleri” gibi göstermeye çalışmak ne derece doğrudur?

Ya da kurulması düşünülen yeni sistemde abidik gubidik işlerin olmayacağının garantörü kimdir?

Dünyanın her yerinde ve dünyanın her sisteminde abidik gubidik işler olabilir. Bu insanoğlunun olduğu her yerde rastlanılabilecek bir durum değil midir?

Sanırız Başbakan Binali Yıldırım’ın bu sözleri kendisinden önce bu görevde bulunmuş pek çok kişiyi üzmüş ve tedirgin etmiştir.

Bu sözlerin Binali Yıldırım gibi “çelebi davranışları” ve “babacan tavrı” ile dikkat çeken bir başbakan tarafından söylenmesi de oldukça şaşırtıcı olmuştur.

Ve insanlar bu sözler ile kimin ya da kimlerin kastedildiğini tartışmaya başlamışlardır.

Büyük bir olasılıkla ara dönemlerde “göreve getirilen” isimler kastedilmiştir ama insanın aklı yine de karışıyor ve “acaba kimi kastetti” diye sormaktan kendini alamıyor.

Geliş tarzları gerçekten böyle olmuş olsa bile “o makama” saygıdan bu tür tanımlamama yapılmamış olmasını tercih ederdik.

Sanki “kaş yapalım derken göz çıkartılmış” gibi geliyor bize!

Size de öyle geliyor mu?

Abidik gubidikli söylemler siyasi literatürümüze pek yatkın bir söylem olarak görünmüyor.

Dileriz böyle tanımlamalara bir daha kulak misafiri olmayız.