En değerli nimet
Böyle zengin kahvaltı şimdiye kadar görülmemiş… Açık büfe 61 çeşit yiyecek var. Peynirler, sucuklar, pastırma, füme dil, tereyağ kaymak krema, yumurta, trüflü omlet, reçeller, bal, börekler, üç çeşit zeytin, patlıcan tava, saymakla bitmez. Ekmek olarak üç ayrı çeşit özel buğdaydan yapılmış tabiî köy ekmeği. Bunların yanında Assam çayı.
Bu mükemmel, şahane kahvaltı sofrasındaki en kıymetli yiyecek ve nimet hangisidir?
Hiç tereddüt etmeden ekmektir demek gerekir.
Ekmek, Allahü Tealanın insanlara en büyük nimetidir.
Hiçbir nimet ekmek kadar değerli olamaz.
Ekmeğin kıymetini bilmeyen, ona gereken saygıyı göstermeyen, gereken değeri vermeyen bireyler ve toplumlar, küfran-ı nimette bulunmuş olurlar.
Yazımın birinci paragrafında tabiî ekmekten bahs ettim.
Genleriyle oynanmamış tabiî buğdaydan yapılmış ekmek, yanında biraz peynir, birkaç zeytin tanesi, küçük bir kâsede yoğurt, haşlanmış bir yumurta, bir tas çorba ile insanı ayakta tutabilir.
Günümüzün bembeyaz, daha beyaz, en beyaz ekmekleri hakikî ekmek değildir. Hiçbir kişi ve toplum bu ekmeklerle sağlığını koruyup ayakta duramaz.
Uzun vadeli intihar etmek isteyenler bembeyaz, daha beyaz, en beyaz ekmek yesinler.
Türkiye ekmek ile ilgili meselelerini halledebilirse, hastalıkların yüzde ellisini bertaraf etmiş olur.
Günde dört beş milyon ekmeğin israf edilip çöpe atılması büyük bir hıyanet ve cinayettir.
En büyük nimete yapılan bu saygısızlık ve nankörlük tokatsız sillesiz kalmaz.
Türkiye’miz beyaz ekmekten gerçek doğal ekmeğe dönmelidir.
Hibrid, sağlıksız, yiyeni şişiren buğdaylardan tabiî yerli buğdaylara dönmelidir.
Topraklarımızın yeterli bölümüne buğday ekilmeli ve fazlası ihraç edilmelidir.
Eskiden dünyanın sayılı tahıl ambarlarından olan Türkiye’nin şu anda yılda milyonlarca ton kalitesiz buğday ithal etmesi, her gün dört beş milyon ekmeği çöpe atması akıl almaz bir
beyinsizliktir.
Beslenme konusunda yapılacak çok iş var. Birincisi ekmekleri düzeltmek, ekmeği doğru dürüst tüketmektir ve bırakın bir dilimini, küçük bir kırıntısını bile ziyan ve israf etmemektir.
**
CÂHİLİN biri allem edip kallem edip zar zor bir yüksek lisans diploması alırsa ne olur? Yüksek lisanslı cahil olur.
Hakkedilerek elde edilmemiş diplomalar kişileri ve toplumları alim, ârif ve bilge kılmaz.
**
Dini imanı para olan, para kazanmak için her haltı yiyen, helal haram ayırımı yapmayan bir kimse, dıştan Müslüman görünse de gerçek bir Müslüman değildir.
**
Türkiye Müslümanları, Suriye Müslümanlarının başlarına gelen büyük felaketlerden ibret almış olsalardı, birleşerek şu işleri yapmış olurlardı: (1) En zeki ve vasıflı çocuklarının yeterli miktarını Müslüman subay olarak yetiştirmek… (2) Vasıflı öğrenmenler yetiştirmek… (3) Vasıflı din hizmetlileri yetiştirmek… Bu saydığım üç iş, bugünkü birbirinden kopuk cemaatler tarikatlar hizipler mozaiği ile olmaz. Birleşmek, tek bir Ümmet olmak, Ümmetin başındaki İmam’a biat ve itaat etmek, işleri istişare ile görmek, bütün güçleri birleştirmek, en kısa zamanda islamî bir eğitim sistemi kurmak gerekir.
**
Allah ile yapmış olduğu ahd ü misakı unutan, Kur’an’ın mutlaka yapılmasını istediği şeyleri yapmayan, yapılmasın dediklerini yapan, Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine uymayan, izinden gitmeyen, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmayan, İslamî kriterlere göre azgınlık olan kötülüklerle mücadele etmeyen, faize batan, âhireti unutan, çılgınlar gibi dünya için çalışan, namazı terk eden, zekatı dosdoğru vermeyen, şehvetlerine uyan, İslam düşmanlarını dost ve velî edinen, yüksek ve müzeyyen binalar inşa eden, israf ve beyinsizlik bataklıklarına düşen, çocuklarını ve genç nesilleri vasıflı ve güçlü dindarlar olarak yetiştirmeyen Müslüman bir toplumun başına ne gelir? Belâ, musibet, azab geleceği haber verilmiştir.
**
Kurtulmak için ne yapmalı?... Allah’ın rızasını kazandıracak ibadetler, sâlih (iyi) ameller yapmalı, namaz kılmalı, oruç tutmalı, zekât ve sadaka vermeli… Ölüme ve âhirete hazırlanmalı, tedbir almalı, azık toplamalı… Tek bir Ümmet olmalı, Ümmetin başındaki râşid İmam’a biat ve itaat etmeli… Öğrenilmesi farz olan bilgeleri öğrenmeli… Her türlü azgınlıktan el çekmeli… Kur’an’a Sünnete Şeriata bağlı olmalı… Müslümanlara iyilik etmeli, onların meleği olmalı… Âbid, muhlis (ihlâslı), muslih (ıslah edici), muttaqi, erdemli, vasıflı Müslüman olmalı… Zayıf Müslüman değil, kuvvetli Müslüman olmalı… Kuyruğuna dünya kabakları bağlamamalı… İnsî ve cinnî şeytanlara uymamalı… Rahmanın evliyasını sevip onların yolundan ve peşinden gitmeli… Mâruf ile emr ve münkerdennehy edici olmalı… Allaha tevekkül etmeli… Uyurgezer Müslüman değil, uyanık Müslüman olmalı… Kâfirlerden, münafıklardan, İslam düşmanlarından daha güçlü olmalı…
**
Endonezya’nın batısındaki Aceh Darülislam özerk bölgesini çok seviyorum. Orası ahlak, fazilet, iffet, doğruluk, dürüstlük, huzur, barış, nice faziletler ve yüksek meziyetler diyarıdır.
Aceh’te açıkta ve açıkça ahlaksızlık yapanlar cezalandırılır.
Orada azgınlıklara izin verilmez.
Orada hırsızlar, rüşvetçiler, haram yiyenler, yolsuzluk yapanlar, ırz ve namus düşmanları, halkı aldatanlar ceza görür.
Orada açık veya gizli, KDV’li veya KDV’siz seks köleliği yasaktır.
Orada huzur ve âsâyiş vardır.
Aceh’e ve Acehli Müslümanlara selam olsun, Allah’ın rahmeti ve bereketi onların üzerine olsun. 14.03.2017