Cumhurbaşkanı Erdoğan yapılmak istenen Anayasa değişikliği ile “tek adam” dönemlerinin başlayacağı yolundaki eleştirilere karşı çıkıyor ve şöyle diyor: “Böyle bir sistemde tek adamlığa kim cesaret edebilir?

Diyelim Cumhurbaşkanı ‘nefsine yenildi ve yoldan çıktı.’

 

Ve gerçekten ‘tek adamlık’ yapmaya kalktı. Her şeyden önce bu kişinin yakasına ‘kim’ yapışır?

Bu dünyada ‘millet’ yapışır.”

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleri ile Cumhurbaşkanı olan kişinin “yoldan çıkması” halinde beş yıl sonra yapılacak seçimlerde milletin onu görevden alacağına dikkat çekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu görüşünü, “Millet bu denetimi ancak beş yılda bir yapabilir” diye eleştirenler var.

 

Biz ise daha derin kaygılar taşıyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tanımlaması ile “nefisine yenilen ve yoldan çıkan” bir cumhurbaşkanının beş yıllık icraat döneminden sonra “millette hesap soracak takat kalır mı?” diye sormak istiyoruz. Bugünkü sistemde bile millet kamuoyu yoklamaları ile rahatlıkla yönlendirilebilirken Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilince bu yönlendirme çok daha rahat biçimde yapılmaz mı?

 

Evet, seçilen Cumhurbaşkanı “nefsine yenilmez ve yoldan çıkmazsa” mesele yok! Ama ya nefsine yenilir ve yoldan çıkarsa!

Beş yılda bir yapılacağı söylenen seçimler böyle bir “nefsine yenilme ve yoldan çıkmanın” önünde set oluşturabilir mi? Bütün mesele bu sorunun cevabında! Yani “nefsine yenilerek yoldan çıkmış” cumhurbaşkanının insafına kalmış bir durum söz konusu.

Nefsine yenilmiş ve yoldan çıkmış cumhurbaşkanı hâlâ insaf sahibi olarak kalmışsa problem yaşanmayacak demektir. Seçimlerin zamanında yapılmasını sağlayacak ve halka kendisini değiştirme fırsatını verecektir.

Ya insaf da nefsine yenildiği ve yoldan çıktığı için elden gitmişse, o zaman ne yapılacaktır?

 

Yeni sistemi eleştirenler boşu boşuna eleştirmiyorlar.

Belli açıkları görüp kaygılandıkları için eleştiriyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dile getirilen “nefsine yenilme ve yoldan çıkma” riski kulak ardı edilecek ya da görmezden gelinebilecek gibi değil ki! Yıllardır iktidar hırsı ile yanıp tutuşan sol kadroların eline böyle bir fırsat geçerse koltuğu bir daha bırakacaklarını sanmak kadar büyük saflık olur mu?