Dostu düşmanı tanımak!
Belki de her şeyin başı “dostu düşmanı” iyi tanımaktan geçiyor. Şayet dostunuzu düşmanınızı tanıyamazsanız, düşmanınızı “dost belleyip” ona umut bağlamanız kaçınılmaz olur.
Aynen günümüzde olduğu gibi!
Yıllardır dost sandıklarımız, kendimizi stratejik ortak olarak gördüğümüz ülkeler bir bakıyoruz düşman olarak kabul ettiğimiz teröristler ile kol kolalar. Yaşanan sükût-u hayal şöyle dile getiriliyor: Ne yazık ki dostlarımız PYD ve YPG’nin yanındalar!
Bizim anlamakta güçlük çektiğimiz konu “düşmanlarımız” ile beraber olanların niye hâlâ “dost olarak” kabul edildikleridir.
Bizimle “dost” iseler onların yanında ne işleri var? Yok, “düşmanlarımızla” dost iseler biz niye onlardan söz ederken “dostlarımız” diyoruz? Kaldı ki düşmanlarımızla birliktelikleri sadece “lafta” kalmayıp onları her bakımdan destekliyorlarsa biz onları niye hâlâ “dostlarımız” olarak görüyoruz?
Konuyla ilgili olarak bugüne kadar dost bellediklerimizi suçlayacak halimiz yok.
Onlar tercihlerini yaparak bizim yerimize “düşmanlarımız” ile birlikte olmayı seçmiş olabilirler. “İlle bizimle olacaksınız” diye ısrar edecek halimiz yok! Biz yapmamız gerekeni yapmalı ve artık bu taifeyi “dost” diye tanımlamaktan vazgeçmeliyiz. Çünkü bu taife bizim “dostumuz” değil.
Şimdi açıkça görüyoruz ki yıllardır bize “dostmuş” gibi davranırken hep kuyumuzu kazıp durmuşlar. Sadece PYD ve YPG’nin değil aynı zamanda FETÖ’nün de ardında bu “dost” sandıklarımız var. Dost sandıklarımızın hiçbiri her ne hikmetse 15 Temmuz ile FETÖ arasında bağlantı kuramıyorlar. Ve biz bunlara hâlâ “dost” diyoruz.
Biz “dost” sandıklarımızın aslında “düşmanlarımız” olduğu gerçeğini bir türlü kabullenemiyoruz. Ama adamların bizi “dost” olarak gördükleri falan yok!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.