Senin canın sağ olsun!
Hayrettin Karaman hocamız Yeni Şafak’taki köşesinde yazdığı “Referandum sürecinde itidal” başlıklı yazısında “ifrat ve tefritin” aşırılığı, hikmetten uzaklaşmayı “itidalinse” hikmetin gerekli kıldığı yerde olmayı gerektirdiğini ifade ettikten sonra tabir caizse kaş yapayım derken göz çıkarıyor.
Karaman hocamız referandumda “evet” de hayır gördüğünü kaydettikten sonra “hayır” diyeceklerin de bir tahlilini yapıyor.
Ve şöyle diyor:
“Müslümanların Yahudilere, Hıristiyanlara diğer din mensuplarına aralarında kendi toplumlarında yaşama hakkı tanıdıklarına onlarla ‘iyilik ve adalet çerçevesinde’ ilişkiler kurduklarına göre kendi insanlarından olup zaman içinde değerlerine, öz medeniyet ve kültürüne YABANCILAŞMIŞ PARÇALARINA bunu tanımayacaklar mı? Elbette tanıyacaklardır.
Referandum sürecinde ‘hayır’ cephesinde yer alan insanların büyük çoğunluğu işte bu ‘yabancılaşmış parçamızdan’ oluşuyor.”
Bu satırları okuduğumuz zaman kendimizi “yabancılaşmış parça” olarak tanımlananlardan biri olarak hissettik!
Ve Karaman hocamıza ne dememiz gerektiğini bilemedik.
Öfkemize yenilip bir şey söylemektense, öfkemize hâkim olup, “Senin canın sağ olsun hocam” demeyi yeğledik.
Öyle de yaptık diyoruz ki:
Senin canın sağ olsun hocam!
Yılların Hayrettin Karaman hocasına herhalde “senin kafan bu işlere basmaz” diyecek halimiz yok! Çünkü kafası bu işlere iyi basar. “Aklın almaz” diyecek halimiz hiç yok zira “aklı bu işleri iyi” alır.
Peki, Müslümanlar arasındaki bir ihtilafta niye böyle taraf olmayı tercih etmiştir? Bunun nedenini bilemiyoruz işte.
Yazısının başında dile getirdiği gibi “itidal” üzere olmak ve her iki tarafa “makul ve mantıklı” biçimde yaklaşmak varken niye bir tarafa “Yahudi, Hıristiyan ve diğer dinlerin mensuplarına” davranıldığı gibi davranılacağını söylemiş anlayabilmiş değiliz! Karaman hocamızın dile getirdiği “yabancılaşmış parça” konusunda başta kendisi olmak üzere herkesin kafa yormasında yarar yok mu? Aslında kim yabancılaşmış parçadır, kim değildir?
Netice itibarıyla Karaman hocamız bu üslubu ile “evet” diyeceklere bir kişi daha ekleyebileceğini nasıl düşünür?
İnsanlar “evet” demekten hepten uzaklaşmaz mı?
Hepimiz inanmış, iman etmiş insanlarız ki bu dünyadan sonra hesaplaşılacak bir de “öte dünya” var!
Hayrettin Karaman hocamıza orada “selamlaşmak” umuduyla saygılarımızı sunuyor ve tekrar “senin canın sağ olsun” diyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.