Adalet cesaret ister
Adalet cesaret ister… Doğru bir söz, lakin yanına ilaveler yapılması ve açıklanması gerekir. Adalet ilim ve irfan ile sağlanır… Cesaretin câhili değil, medenî olması gerekir… Hüküm veren hakimin geniş hukuk kültürüne sahip olması gerekir… Yüksek ahlak ve karakter… Allah vergisi firaset… Daha nice fazilet ve meziyet…
***
Yapılaşma, betonlaşma, gökdelenleşme, rezidanslaşma, çılgınca her yeri çirkin binalarla doldurma faaliyetleri Türkiye’nin maddî ve mânevî yıkımına sebep olacaktır…
***
Mütevazı küçük ve ucuz evlerde oturup, var gücümüzle sanayileşmemiz ve ihracat yapmamız gerekir. Japonya, Güney Kore gibi…
***
En fazla beş milyon nüfusu kaldırabilecek bir coğrafyaya sahip İstanbul’da, şu anda olması gerekenin beş-altı misli insan yaşamaktadır. Şehri büyütme çabaları delice devam ettirilmektedir. Bunun sonu büyük bir patlamadır.
***
Okul ve üniversite, bina demek değildir. Binalarda ehliyetli, liyakatli, vasıflı, güçlü, üstün öğretmenler ve akademisyenler olmazsa, binalar lebalep insanla doldurulsa bile boş kalır.
***
Müslüman erkeklerin kadınlaşması, Müslüman kadınların erkekleşmesi, İslam toplumunu çökertir.
***
Deliler gibi para, mal, servet peşinde koşuyor… Deliler gibi ün ve alkış kazanmak istiyor… Deliler gibi makam mevki riyaset istiyor… Bu kişinin, deliliklerinden vaz geçmeden iflah olması mümkün değildir.
***
Çarşamba günü öğle yemeğine Fatih Malta Çarşısındaki, yeni keşf ettiğim bir Suriye lokantasına gidecektim. O gün açık pazar olduğunu unutmuşum. Otomobili koyacak bir yer bulamadık, (Yine Fatih) Akşemsettin caddesindeki balıkçıya gittik. İki kişi otuz beş liraya karnımızı iyice doyurduk. Balıklar çok taze ve lezzetli idi. (Dikkat: Gururları, kibirleri, sonradan görmüşlükleri ucuz yerlerde leziz yemekler yemeyi kaldıramayan gitmesinler. Ağzının tadını bilen mütevazı ve akıllı kimseler gitsinler.)
***
Kaçıncı hatırlatma: İstanbul depremi 7 küsur şiddetinde olacakmış… Marmara denizinde dev dalgalar oluşacakmış… İstanbulun binalarının yüzde sekseni çürükmüş… Büyük nüfus kaybı olacakmış… 1999 depreminden bu yana hemen hemen bütün açık alanlar, yeşillikler imara açılıp betonlaştırıldığı için sağ kalanların çadır kurup barınacağı mekan kalmamış… Tedbir alan var mı?
***
Bir gram ilim, irfan, kültür, sanat, ahlak, fazilet, hikmet; bir milyon ton betondan, çimentodan, binadan üstündür.
***
Önemli olan zarf değil mazruftur, yani zarfın içindekidir. Lüks ve pahalı olsalar da, boş zarfların kıymeti yoktur.
***
Türkiyede, İngiltere ve İsviçredeki gibi doğru dürüst bir demokrasi yoktur ama taş gibi bir Türkiye demokrasisi vardır.
***
İnsan bazen, istisnaî olarak ayağı kayıp yalan söyleyebilir ama devamlı yalan söylemek insana yakışmaz. Müzmin yalancılar hayvanlardan daha aşağı mahluklardır.
***
Gurur ve kibir büyük günahtır. Allah böylelerini sevmez. Zamanı gelince onların burunları yere sürtülür.
***
Baharatçıdan, bilemediniz otuz liraya alınabilecek bitkisel bir karışımı 600 liraya şifalı, mucize ilaç, her hastalığa, hattâ kansere bile çaredir diye satanlar, zavallı saf hastaları dolandıranlar haindir, halk düşmanıdır. Onlara fırsat ve imkan verenler de…
***
Her gün devamlı olarak faydalı kitaplar, yazılar okumak şifadır, yaşlanan kimseleri bunamaktan korur, zindeleştirir. Kötü kitaplar, kötü yazılar, kötü gazete ve dergiler, küfür ve nifak edebiyatı okumak mânen hasta eder, çökertir. Hayırlı yazılar okuyalım, hayırlı kimseler olalım. Öğrendiğimiz güzel, iyi, doğru şeyleri hayatımıza ve hayata uygulayalım.
***
AllahüTeala geviş getiren hayvanlara birkaç mide vermiştir. İnsan geviş getiren bir hayvan (canlı) değildir, onun bir tek midesi vardır. İnsanların en bilgesi, en hayırlısı olan Resulullah (Salat ve selam olsun ona), sağlığın temelinin perhiz yapmak, yani midesini tıka basa doldurmamak olduğunu beyan buyurmuşlardır. Kendimize merhamet edelim ve geviş getirten hayvanlar gibi çılgınca yemeyelim.
***
Vaktiyle, kaç sene önce şahsen tanımadığım bir vatandaş bu fakire telefonla “Sizin fikirlerinizi, görüşlerinizi, inançlarınızı paylaşmıyorum ama sizi takdir ediyorum, size saygı gösteriyorum…” mealinde taltifkâr sözler etmişti. O zatın ismini, kim olduğunu unuttum ama kibarlığını, medeniliğini, efendiliğini unutmuyorum. Allah ona, hepimize yardım etsin.