Din kurulu
Gorbaçov, dürüst davrandı ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Başkanı iken Komünizmin iflas ettiğini hem basına hem bütün devletlere ilan etti.
O günden beri bütün dünyadaki eski komünistler önce “Biz sosyalisttik” dediler. Sonra liberalleştiler ve kapitalist oldular.
Şimdilerde kapitalizm de iflas etti ama ilan edeni olmadı.
Sözlü olarak ilan edilmediyse de kapitalist ülkelerin devlet başkanları her gün bir araya gelerek bu gidişin iyi olmadığını, çareler bulmak gerektiğini, üç trilyon doların bile bu iflası kurtarmayacağını konuşuyorlar.
Türkiye bu krizi küçük sıyrıklarla atlatır.
Sebebi, Türkiye hiçbir zaman Komünist olmadığı gibi Kapitalist de olmadı.
İkisinin arasında geldi gitti.
Laiklik nedeniyle din, kamusal alandan uzaklaştırılsa da halkımız onu hayal meyal hatırlıyor ve hakikatına değilse de hayaline bile aşık olduğundan sadaka, zekat ve yardımlaşma şuurunu öldürmedi.
Türkiye’deki üç milyon işsiz, Almanya’da olsa bunların yarısının psikolojisi bozulur ve diğer yarısı da hükümeti devirir.
Eniğini almayan bir köpek, danasını almayan bir inek, kuzusunu almayan bir koyun, potuğunu almayan bir deve, civcivini almayan bir tavuk görseniz kabahati yavruya mı bulursunuz yoksa anaya mı?
Ana mı hastadır yoksa yavru mu?
27 Mayıs 2008 tarihli gazetelerde Almanya’nın en önemli spikeri ve Euro milyoneri Waldemar Hartmann, kendi işsiz oğluna bakmadığı için oğlunun psikolojisinin bozulduğu ve 35 yaşında kimsesizler yurduna yerleştirildiği haberi vardı.
Dünya basını da, Alman basını da milyoner babanın değil, 35 yaşındaki oğulun psikolojisinin bozulduğunu yazıyor.
Ekonomik dengeyi kendi çıkarları doğrultusunda bozanların önce duyguları bozulur.
Bütün paraları kendi kasasına yutturan adam, afyon yutmuş adam gibi doğruyu eğri görmeye başlarlar.
Oğlu bile olsa açlıktan inleyen insanların iniltisinden zevk almaya başlarlar. Dünyayı satın aldıklarına inanırlar ama karşılık olarak ömürlerini verdiklerini bilmezler.
Bizde durum Kapitalist ülkelerde olduğu gibi değildir.
Baba veya anne sıkıntıya düşse oğlunun veya kızının yanına sığınırken, oğul veya kız sıkıntıya düşse baba veya annenin yanına veya dayısının, halasının, teyzesinin, amcasının yanına sığınır.
Amca veya dayıoğulları, teyze veya halakızları yardıma koşarlar.
Mekke’nin zor günlerinde nazil olan ayetlerden bazılarında “De ki: “Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem; ben size meleğim de demiyorum. Ben, ancak bana vahyolunana uyarım.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Düşünmüyor musunuz?” (Bak En’am suresi ayet 50, Hud 31)
Bu ayete uygun olarak Sevgili peygamberimiz, iman edenlere hazineler vaat etmiyor.
İman edip amellerini/eylemlerini düzeltenlere korku ve üzüntü olmayacağını birçok ayetle ilan ederken önce adam gibi adam olmak için Müslüman olmalarını söylüyor.
Müslüman olanların kısa bir zamanda Mekke’den çıkıp Kudüs, Şam, Bağdat, Tahran, Mısır, Yemen, İspanya, Buhara’ya kadar uzandıklarını ve dünyanın yarısından eşkıya zulmünü kaldırdıklarını görüyoruz.
Otuz yıldır toplanan ekonomik kurul ile Terör kurulu her ikisini de halledemedi.
Ne olur, bir de üst düzey yetkililer “DİN KURULU” için toplansınlar.