Minareye kılıf bulunamıyor!
HANİ, “Minareyi çalan kılıfını uydurur” derler ama bu sefer öyle olmadı! Çalınan minareye hâlâ uygun bir kılıf bulunmuş değil. Yüksek Seçim Kurulu’nun “mühürsüz pusularla” ilgili kararı etrafında başlayan tartışmalar sürüp gidiyor.
Kurulun “iyi niyetini” anlıyoruz ancak ortada bir yasa varken “iyi niyet” kamuoyunda beklenen hüsn-ü kabulü bir türlü görmüyor.
Yasa, “Mühürsüz pusula geçersiz” diyor. Yüksek Seçim Kurulu ise, “Zarf da pusula da bizim olduğuna göre vatandaşın verdiği oy heba olmasın dedik” şeklinde açıklamalar yapıyor.
Yasa zaten “farklı zarf ve pusuladan” söz etmiyor ki! Yasa dağıtılan zarf ve pusulaların geçerli olması için “mühürlenmiş” olması şartını arıyor. Yani farklı zarf ve pusulalar zaten baştan “geçersiz” olarak kabul ediliyor.
Anladığımız kadarıyla sandık kurullarının bir eksiği bu yolla telafi edilerek vatandaşın oyunun heba olmaması için çalışılıyor.
Ama orta yerde de “kapı gibi bir yasa” duruyor.
Bu iş nasıl çözümlenecek bilemiyoruz.
Yasaya rağmen Yüksek Seçim Kurulu’nun kendi yorumuna göre karar vermesi ne tür hukuki sonuçlar doğurur onu da bilemiyoruz.
Bildiğimiz tek şey alınan kararın “çözümden çok çözümsüzlüğe” hizmet etmiş olduğudur.
Muhalefet “referandumun yenilenmesi” talebini tekrarlayıp dururken iktidar kanadından gelen, “Zamanla insanlar alışır” türünden açıklamaları hayretle karşılamamak ne mümkün!
Hele bir düşünün!
Bu, “Zamanla alışırlar” mantığı iktidarın bütün icraatlarına hâkim olursa başımıza neler gelmez ki!
İktidar kanadı hiç olmazsa bu konuda vatandaşı “huzursuz edici” bu tür açıklamalar yerine “ikna edici” açıklamalar yapsa!
Keşke bu tür bir karara imza atanlar kamuoyunu “tatmin edici” açıklamaları da hazırlamış olsalardı.
Ortada “kapı gibi bir yasa” varken, “Vatandaşın oyu boşa gitmesin diye böyle bir karar aldık” açıklaması hiç kimseyi ikna etmiyor.
Böyle devam ederse korkarız ki “şaibeli referandum” iddiası giderek ağırlık kazanacak ve bundan böyle hep öyle anılacak. Yani “minareye uygun bir kılıf” bir türlü bulunamıyor.
Yüksek Seçim Kurulu’nun “referandumun iptali” için yapılan talepleri reddetmesi olaya bambaşka bir boyut kazandırmış bulunuyor.
Bakalım bu tartışma nereye kadar uzanacak? Bir şekilde tatlıya bağlansa ne kadar iyi olur, değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.