Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Niçin suçlanıyorum?

Niçin suçlanıyorum?

“Fatma Hanım, bir yıl önce eşimi kaybettim. Eşim benim her şeyimdi, belki de hayatta beni anlayan tek kişiydi o. Öfkelenip çıkıştığım zamanlarda bile anlayışla karşılar ve beni teskin ederdi. Sabah namazlarını birlikte kılardık, namaz sonrası bir ayet okur ve üzerinde düşünmemi isterdi. Geçen yıl aniden rahatsızlandı, doktora götürdüğümüzde vakit çok geç olmuştu. Hayatının en verimli çağında beni bırakıp gitti. Eşimin vefatından sonra depresyona girdim ve kendimi toparlayamadım. Şu an yardım almaya devam ediyorum. Fakat bu durum ailemin tepkisine yol açıyor, annem Müslüman depresyona girmez, bu senin sabır göstermediğinin belirtisidir diyor. Kendimi çok suçluyorum gerçekten Müslüman depresyona girmez mi?” (C. Y)
 
Rahmetli Cemil Meriç “Namaz kılan bir Müslüman’ın psikolojiye ihtiyacının olmadığını” söyler. Bugün Müslümanların duçar oldukları işgal ve katliamlar karşısında göstermiş oldukları direnç, bu ifadenin doğruluğunu teyit etmektedir. Ancak hanım kardeşimizin de söylediği gibi bizler cansız birer nesne değiliz, olaylara anlam verirken duygularımızı tamamen devre dışı bırakamayız. Hüzünleniriz, neşeleniriz, umutlanırız… 
 
İslam, yiyip içen, konuşan, hareket eden, evlenen ve insana has bütün duyguları yaşayabilen bir Peygamberin öncülüğünde bizlere ulaştı. O, insanların mağduriyetine üzülen, iyilik hallerine sevinen ve iyiliğin hakim olması için mücadele eden biriydi. 
Resulullah, Nübüvvetin doğuşundan, vefatına kadar geçen sürede büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Müşriklerin ağır baskılarına maruz kalan Müslümanlar için hüzünlenmiş, onlar için dua etmiş, onlara umut aşılamıştır.
İnsan fıtri olarak, hüzün, neşe, umut, öfke, karamsarlık… gibi duygulara sahiptir. Kur’an’ın tedrisatından geçen kişiler ise bu duyguları yönetme ve yönlendirme konuşunda daha güçlü ve daha başarılıdırlar. 
 
Müminler acıya duçar olduklarında sabrı kuşanır ve Allah’a teslim olurlar. Fakat unutmayalım ki, insan olarak zaaf sahibiyiz. Bazen düştüğümüzde kendi çabamızla doğrulup, yola devam edemeyebiliriz. Böyle durumlarda bir uzmana gidip yardım almaya ya da bir dostun uzanacak eline ihtiyaç duyabiliriz. Bu bizim inanç noktasındaki zayıflığımızın değil insan olduğumuzun bir göstergesidir. 
 
Batıda yapılan araştırmalarda, inanan insanların acıya karşı daha metanetli ve daha dirençli olduğu ortaya çıkmıştır. Söz konusu araştırmaya göre, bu kişiler yaşadıkları imtihan karşısında neden niçin diye sormayıp, teslimiyet gösteriyor ve bu tutumlarının ahiret yurdunda mükafata tabi olacağına inanıyorlar. Müslümanlar için bu gerçekten böyledir… Fakat bazen yaşamın içinde öyle güçlüklerle karşılaşırız ki, acıya yenik düşer ve kendi imkanlarımızla kalkıp yola devam edemeyiz. Böyle durumlarda elimizden tutacak bir ele ve bizi teskin edecek bir sese ihtiyaç duyarız. Bu bizim zayıf olduğumuzun göstergesi değil insan olduğumuzun bir belirtisidir. Bundan emin olabilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi